UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

TV YAZARLARINDAN SEÇMELER! "ÇOK ŞÜKÜR 2016'DAN KURTULDUK!.."

Ali Eyüpoğlu, Yüksel Aytuğ, Sina Koloğlu ve Oya Doğan bugün hangi konuları yorumladı?..

TV YAZARLARINDAN SEÇMELER! "ÇOK ŞÜKÜR 2016'DAN KURTULDUK!.."

ALİ EYÜBOĞLU – MİLLİYET

SILA’NIN YANLIŞI VE KIVANÇ’IN DOĞRUSU

Bir kişinin, açtığı tazminat davası sonuçlanmadan, kazanacağı parayı, sosyal sorumluluk projeleri yürüten bir kuruma bağışlayacağını açıklaması doğru mu?

Bence değil...

 

Çünkü o davaya bakan hakimler de gazete okuyan, televizyon izleyen, sosyal medya takip eden insanlar. Baktıkları davanın taraflarından birinin, parayı değil, onurunu ve hayır kurumunu düşündüğünü açıklamasından etkilenme ihtimalleri söz konusu.

 

O nedenle davalı tarafların, yargılanma sonuçlanmadan, bu tür beyanlarda bulunmaları sakıncalı.

 

Birincisi; mahkeme heyetini etkileyecek bir hamledir bu...

 

İkincisi, tazminat kazanılmadığında ‘kaybedenler’ hanesine o kişiyle birlikte, “Bağış yapacağım” dediği kurum da katılmış olur.

 

Sıla, Yenikapı’daki Demokrasi Mitingi’ne katılmadığı için kendisine hakaret ettiği gerekçesiyle tazminat davası açtığı davut güloğlu’ndan kazanacağı parayı Türkiye eğitim Gönüllüleri Vakfı’na (TEGV) bağışlayacağını açıkladı.

 

Sıla’nın da yapması gereken doğru hamle, Kıvanç Tatlıtuğ gibi olmalıydı.

Tatlıtuğ, ne yaptı?

 

Gazeteci Soner Yalçın’a kendisini‘Tarikat üyesi’ gösterdiği için tazminat davası açtı. Oyuncu, 15 bin TL tazminatı kazandıktan sonra bu parayı Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne (ÇYDD) bağışlayacağını açıkladı. Doğru olan bu...

 

İSTANBUL’DAKi SAÇ EKiMi NATIONAL GEOGRAPHIC’DE

Saç ekimi konusunda Türkiye’nin hangi noktada olduğunu anlatmama gerek yok. Çünkü görünen köy kılavuz istemez. İstanbul’da nereye gitseniz, mutlaka ilk bakışta saç ekimi yaptırdığını anlayacağınız bir Arap çıkar karşınıza... National Geographic’in ‘Explorer’ adlı program ekibinin İstanbul’a gelip, Dr. Koray Erdoğan’la çektiği belgeseli Amerika’da yayınlanınca anladım ki, sadece Araplar gelmiyormuş Türkiye’ye saç ektirmeye.

Ünlü belgesel kanalına göre; Arapların, sağlık turizmi kapsamında saç ektirmek için geldikleri İstanbul; Fransız, İspanyol, Amerikalı, İtalyan, İngiliz ve Avustralyalıların da gözdesi.

İstanbul’u ‘Saç ekiminin başkenti’ ilan eden National Geographic, Dr. Koray Erdoğan’ın Ataşehir’deki kliniği ASMED için de, ‘En iyi saç ekim merkezi’ dedi.

Şarkıcı, oyuncu, oyun yazarı ve radyocu Peter Sagal’in ‘Explorer’ için söyleşi yaptığı Erdoğan’a, bilinmeyen, ama National Geographic’in belgesel yaptığı hünerlerini sordum.

16 yıldır bu alanda çalıştığını, Amerikalı ve Avrupalı meslektaşları tarafından tanındığını, patenti, kendine ait KEEP adlı saç ekim aparatını Brezilya, Amerika, Kanada, Brüksel ve İspanya gibi ülkelere sattığını anlatan Erdoğan, şunları söyledi:

“Türkiye’de bilinmeyen, ama dünyada bilinen farklı bir teknikle yapıyoruz saç ekimini. Müşterinin saçı ne kadar uzunluktaysa o haliyle, tek tek elle yapıyoruz nakli. Sabah saç nakli yaptığımız kişi, akşam davete gittiğinde kimse fark edemez bunu. Diğerlerine oranla daha pahalıyız (1 tel 2.5 euro), ama gündüz operasyon yaptıranlar, akşam saç ektirdikleri anlaşılmadığı için tercih ediyor bizi.”

TEKNOLOJi SAYESiNDE BOŞANMA KOLAYLAŞTI

Akıllı telefonların hayatımıza girmesi o kadar çok şeyi değiştirdi ki... Örneğin boşanma kolaylaştı. Eskiden sadece ‘zina’ özel boşanma sebebiydi. Bu da ancak polis, aldatana suçüstü yapınca ortaya çıkıyordu.

Şimdi öyle mi?

Çapkınlık yapan kişinin akıllı cep telefonu, Instagram, Twitter, Facebook, e-posta, kredi kartı ekstrelerinde istemeden bırakılan izler, boşanmada ‘zina’ kadar etkili.

Bu konuda sohbet ettiğim avukat Merve Uçanok, aldatılanların sosyal medya vasıtasıyla elde ettiği deliller konusunda dikkatli olması gerektiğini söyledi:

“Sosyal ağlardan biri yoluyla elde edilen paylaşım ya da yazışmaların Aile Mahkemeleri’nde delil olarak sunulabilmesi için hukuka uygun şekilde elde edilmiş olmaları gerekir. Örneğin; şifre kırma yöntemiyle uygulamaya girilmesi sonucu ortaya konan tüm bilgiler, boşanma davasında delil olmaz. Üstelik (bazı istisnai haller haricinde) bu şekilde elde edilebilecek deliller, Türk Ceza Kanunu’na göre suç kapsamında olduğundan eşlere cezai yaptırım uygulanır. Bu nedenle, aldatıldığı konusunda şüphe duyan eşlere bu konuda dikkatli davranmalarını tavsiye ediyorum.”


YÜKSEL AYTUĞ - SABAH

2017 TV’DE KEMER SIKMA YILI OLACAK

Çok şükür 2016'dan kurtulduk.

Umarım, 2017 çok daha mutlu, huzurlu ve barışla yüklü bir yıl olur.

Televizyon sektörü açısından geride bıraktığımız yıl, adeta Osmanlı'nın duraklama dönemine benziyordu. Şöyle ağız tadıyla izlediğiniz, her hafta gelmesini dört gözle beklediğiniz, ekran başında keyiften dört köşe olduğunuz kaç dizi ya da program vardı bilmiyorum ama ben saymaya kalktığımda bir elimin parmakları yetiyor da artıyor bile.

Çünkü deniz bitti. Prime time'ı egemenliği altına alan dizi okyanusu kurumaya yüz tuttu. Hikayeler tıkandı, kendini tekrar etmeye, birbirini kopyalamaya başladı.

Artık yıldızlar tek başlarına bir diziyi kurtarmaya yetmez oldu. Yükselen maliyetler hem yapımcıları hem kanal yönetimlerini çıkmaza soktu.

Sanırım bir oyuncuya haftalık 80-90 bin lira ödenen devirler kapandı. Tıpkı, bir dönem assolistlerin gazinoları batırdığı gibi, oyuncuların televizyon sektörünü batırma eşiğine gelindi. Peki 2017'nin televizyon falını açtığımızda, önümüze hangi kartlar seriliyor? İşte 2017'de sektörü bekleyen gelişmeler:


GÜNLÜK DİZİ YAĞMURU

Prime time'da bir kez yayınlanmak üzere bölüm başına 600- 700 bin lira ödenen diziler tarih olacak. Başta oyunculuk ücretleri olmak üzere tüm prodüksiyonlarda kısıtlamaya gidilecek.

Çünkü reklam veren artık, dizileri doyuracak rakamları telaffuz etmeyecek.

Sponsor, aslanın ağzında olacak.

Durum böyle olunca dizicilikte lale devri kapanacak.

Peki çözüm ne? Sektör, maliyetleri daha düşük günlük dizilere ve tek mekanda çekilip biten sit-com tarzı yapımlara ağırlık verecek.


İZDİVAÇA DEVAM

Her ne kadar hükümetin, RTÜK'ün ve şikayet eden vatandaşın tepkisini çekiyor olsa da izdivaç programları yeni yılda son hız devam edecek. Çünkü televizyonda bir programın izleyicisi varsa, ölmesine izin verilmez. Bu nedenle 'Hem ağlarım, hem giderim' diyen gelin gibi, bazı vatandaşların sızlanmasına bakılmadan, bu programlara deh denilecek.

 

YAZ DİZİLERİNE DİKKAT!

Genellikle FOX'un denediği, isimsiz genç oyuncularla kotarılan düşük maliyetli diziler, bu yaz sektörün kaderini belirleyecek.

Herkes bu alana yatırım yapacak.

Yazın tenhalığında tutturulan dizilerin ekmeği, kışın zor günlerinde yenilecek.

 

HİNT KINASI

Geçen yıl, Kore yapımlarından devşirilen film ve dizilerin revaçta olacağını öngörmüştüm.

Fazlasıyla gerçekleşti. Bu yıl da yapımcıların gözlerini Hint sinema ve televizyonuna çevireceğini tahmin ediyorum.

 

TV KEŞFEDİLECEK

Yapımcıya dizi sipariş edip kaseti oynatıcıya takarak halka izletmek, bana hiçbir zaman gerçek televizyonculuk gibi gelmemişti. (Bunun adı olsa olsa video dükkanı işletmek olur) 2017, zorunlu olarak televizyonculuğun yeniden keşfedildiği yıl olacak. Herkes yeni program formatı avına çıkacak.

Ekranda yaşamanın birinci şartı ise düşük maliyet olacak.

 

YABANCI FİLME HÜCUM

Televizyonlarda maliyeti düşürmenin en kestirme yolu, prime time gibi önemli kuşaklarda yabancı film yayınlamaktır.

600 bin liraya tek bölümlük dizi yayınlamak yerine 80 bin liraya film satın alıp ayda iki kez döndürmek ve bir puan düşük reytinge razı olmak, pek çok kanalın stratejisi olacak. Yani 2017 ekranlarında çok daha fazla yabancı film izlemeye hazır olun.

 

ÜNLÜ SUNUCU ATAĞI

Her akşam dizilerde boy gösteren ünlü oyuncuları, yeni yılda sık sık sunucu ya da moderatör olarak izleyeceğiz. Yapımcılar ve kanal yöneticileri ünlülerin dizi reytingini görece daha az maliyetli programlara aktararak, az maliyet-çok kar hesabına girişecekler. (Bkz: Selçuk Yöntem'in sunduğu Kim Milyoner Olmak İster?)

 

'KELLE YILI' OLACAK

İnsanları bir masa etrafına toplayıp konuşturan yorum ve sohbet programlarına biz sektörde kelle programı deriz. Bu, televizyonculuktaki en düşük maliyetli program türüdür. Bu nedenle başta haber kanalları olmak üzere pek çok kanalda kelle programlarının sayısı hızla artacak. Ünlü konuğun maliyeti sıfır olduğuna göre, hatır gönül ile konuk çağırabilme potansiyeli barındıran sunuculara rağbet artacak.

 

HESAPÇILAR İŞ BAŞINDA

Son zamanlarda kanalların tepe yönetimlerine finans, pazarlama ve reklam kökenli isimlerin getirildiğine şahit oluyorum. Bu da 'ticari rekabetin' her şeyden önce geldiğinin göstergesi.

Yeni yılda bu tür yöneticilere stratejik noktalarda daha sıklıkla rastlayacağız.

 

KRİZDEN FIRSATA

En büyük firmalar, ekonomik kriz dönemlerinde doğmuştur. Çünkü rakipler, meydanı zorunlu olarak boş bırakır. Bu durumda herkes bir adım geriye çekilip mevziini koruma kaygısına düşmüşken, sektöre yatırım yapan kazanacaktır.

TRT, elindeki devlet gücünü kullanarak, rakiplerinin sindiği bu kriz dönemini fırsata çevirebilir. Hem sosyolojik, hem ekonomik şartlar gösteriyor ki, yeni yılı daha ziyade evimizde geçireceğiz. Bu da ekran başındaki seyirci sayısının artacağı sonucunu veriyor.

2017'ye girerken kumandanızın pilini yenilemeyi ve her sabah Yakından Kumanda'ya göz atmayı unutmayın!


SİNA KOLOĞLU - MİLLİYET

BiR YILBAŞI TAHMiNi

 Bu satırlar erken baskı niyetine yılbaşı gecesinden önce yazıldı. ‘Dün gece ekrandan kalan neler olabilir?’ diye düşündüm. Tahminlerden bir demet yaptım. Akşamın galibinin müzik olduğu kanaatindeyim. ‘O Ses Türkiye’de Burak Yılmaz, Ozan Güven, Yasemin Allen, Emre Belözoğlu, Birce Akalay, irem sak, Pelin Karahan, Müge Boz, Cüneyt Çakır, Özge Borak, Müjde Uzman, Nergis Kumbasar ve Onur Büyüktopçu sahneye çıkıp, en sevdikleri şarkıları söyledi. Ahmet Kural ve Murat Cemcir muhtemelen acayip espriler yaptı. Şahsen benim güleceğim ve eğleneceğim bir program olmamıştır. Fakat sayın seyircinin büyük ilgi ve alaka gösterdiğine eminim. Yani yeni yıla ilk girilen dakikalarda müzik ağırlıkta. Bakın, star TV’nin yaptığı iki çok önemli iş oldu. Biri Tarkan konseri diğeri, Zeki Müren şarkılarının önemli yorumcular tarafından seslendirilmesi ve bunun kayıt altına alınması. Böyle bir zorunluluğu yoktu Star TV’nin ama yaptılar. Show TV de akıllı bir iş yaptı ve Ahmet Selçuk İlkan’ın 40’ıncı sanat yılı gecesi için düzenlediği konseri yayınlıyor. Kalite, sanırım izleyiciyi memnun etmiştir. ‘Ben Bilmem Eşim Bilir’de Bülent Ersoy faktörü ne kadar etkili olacak? Yarışmacı ekip renkli ama yeterli mi? ATV’nin ‘Kim Milyoner Olmak İster’i rakip yarışma programı olacak. Eh bir de Star TV’nin ‘Kaçma Birader’i var. Sürpriz bir seçim. Zaten sıralamada yukarıda saydığım programlar arasında olacak.

 

Birinci kim olur?

 

Birinciliğe ‘O Ses Türkiye’ye koyuyorum. ‘Ben Bilmem Eşim Bilir’ ve Show TV  ‘Güldür Güldür Show’ kıskacı karşısında. Önce küçüklerin ‘Güldüy Güldüy Show’un en iyilerinin ardından, abi ve ablaların ‘Güldür Güldür Şovu’ ile işi sağlama almış gibi. İlk beşin ikisini kaparlar.  ‘Kaçma Birader’ ve ‘Kim Milyoner Olmak İster’ ilk beş için mücadele edecekler diye düşünüyorum. Biri, sıralamanın bir altına düşebilir. Ben, mutlaka Bloomberg kanalında yayınlanacak olan ‘Live From Abbey Road’ müzik resmi geçidini izlemiş olurum. Müzik dünyasının önemli isimlerinin akustik yorumları kaçmaz. Ve bugün için bir öneri; Viyana Filarmoni Orkestrası’nın yeni yıl konseri. TRT haber’de olması, duruma bir yabancılaşma katıyor olsa da yine keyifli bir konser; sakin ve huzurlu bir 2017 günü için...


Sıla’ya itibar iadesi!

 

Bu arada yılbaşında ekranın sürprizi aslında Kral Pop’tan geldi. Sıla 13 şarkısını ‘Kral Pop Akustik’te seslendirdi. Malum pek bir üzerine gelmişlerdi pop müzik sektörünün ‘bir kısmı’! Hani ‘bittin sen artık’ havaları da esmedi değil! Bir nevi özeleştiri hali mi Kral Pop’taki durum?

 

(Not: Bu satırlar yazıldığında herhangi bir aksilik olmamıştır diye düşünüyorum.)

OYA DOĞAN - VATAN

2017’DE DİZİ TUTTURMA FORMÜLLERİ

2017’nin ilk gününden hepinize merhaba! Önce güzel dileklerle başlayalım. Yeni yıl umut demek, yenilenmek demek. 2017 hepimize mutluluk getirsin. Gelelim artık klasikleşen yeni yılın ilk günü yazıma… 2016 dizi sektörü adına öylesine kötü bir yıl oldu ki, yılın skandalı onlarca dizinin vedasıydı. Şimdi 2017’de benzer şeyler yaşanmasın diye naçizane birkaç öneride bulunacağım. Üstelik bu öneriler geçen senekilerden farklı değil, bilakis birebir aynı olacak. Unutanlar için yeniden hatırlatalım istiyorum. Bunlar olana kadar da yazmaya devam edeceğim galiba… Çünkü bu 11 maddeyi uygulayıp dizi batırma şansınız neredeyse imkânsız. Yoksa yazıda kolaya kaçmadım. Umarım on binlerce insanın ekmek yediği, umutlarını bağladığı dizi sektöründe bu sene doğru kararlar verilir.

 

-Bir dizi projesi seçerken büyük insanların küçük hesaplarına değil, küçük insanların büyük hayallerine odaklanın. Çünkü satın alma gücü düşük bir ülkede en çok alınan şey hayallerdir. İnsanlara hayal satarsan kazanırsın.

 

-Basit ama yeni… Yeni ama basit hikâyelerin peşine düşün. Bilmece soracağım derken kendisi bilmeceye dönüşen işlere itibar etmeyin. Basit hikâyeyi karmaşıklaştırarak anlatmak kimseyi entelektüel yapmıyor. Unutmayın, sektöre değil izleyiciye dizi yapıyorsunuz. Klişeden korkmayın, klişeyi nasıl farklı anlatacağınıza odaklanın.

 

-2016’nın en büyük sorunu hikâyelerin açılmamasıydı. Yani dizinin derdinin ne olduğunu ancak dördüncü bölümde görüyorduk. Kimsenin buna tahammülü yok. Türk izleyicisi bir soru sorar. Bunu karşılayan dizi başarılı olur. “Ben olsam ne yapardım?” sorusunu seyirciye sordurup reyting sonuçlarınıza bakın, ne demek istediğimi anlayacaksınız.

 

Starlara para dökmekten vazgeçin. Kendinize sürekli starın proje olduğunu hatırlatın. Lütfen buradan tanınmayan kişileri oynatın dediğim anlaşılmasın. Sadece projenizi starlaştırın ve iyi oyuncuları oynatın demek istiyorum.

 

Reyting aletlerinin Twitter kullanıcılarının evinde olduğunu zannetmeyin. Twitter başka şey, reyting aleti başka… Eğer söylediğimden şüphe ediyorsanız, istatistiklerden Türkiye’de kaç kişinin evinde bilgisayar ve internet olduğuna bakın. Akıllı telefon kullanımı çok yüksek olmasına rağmen etkinlik yaratımı çok yüksek değil! O nedenle Twitter’ın sizi manipüle etmesine izin vermeyin. Ama sosyal medyayı da yok saymayın. Sosyal medya kullanıcılarının dizinizin karakterlerinin derinleşmesi için yaptığı eleştirileri dikkate alın.

 

Prodüksiyondan kısılmasına izin vermeyin. Çünkü karakterinizi yaşatacağınız ev, giydireceğiniz kıyafet, bindireceğiniz araba ve karşısında muhatap olacağı figürasyon projenizin gerçekçiliğini artıracak. Ama prodüksiyonu abartıp gözümüze de zenginliği sokmayın! - -Dizinizi mutlaka oluşturduğunuz denek gruplarına izletin ve eleştirilerini dikkate alıp düzeltmeler yapın.

 

İlk bölümün günahı olmaz klişesinden vazgeçin. Eğer riski göze alıp ilk bölümden önce 3 ya da 4’üncü bölümü çekerseniz ilk bölümü çektiğinizde her şey daha profesyonel görünecek.

 

Prototipinizi el yordamıyla oluşturmak yerine, izleyici kitlenizin kim olduğunu araştırın. Hedef kitlenizin size ulaşabileceği saat ve günde yarışa katılırsanız başarısız olma şansınız çok düşük.

 

Mutlaka pilot şehirler seçip “İzleyici ekranda ne görmek istiyor?” başlıklı bir araştırma yaptırın. İnanın siz bile inanamayacaksınız. Deneme yanılma metoduyla milyonlar batıracağınıza, az para harcayarak projelerinizi nasıl tutturduğunuza…

 

Gündemi takip edin, ülkede yaşananların insan psikolojisi üzerine etkisini araştırın. Projelerinizde güncel kalırsanız izleyiciyi yakalarsınız.

 

 


Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13