UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

TV YAZARLARINDAN SEÇMELER!.. "SANAT FİLMLERİ ÇEKİLMESİN Mİ?.."

ALİ EYÜBOĞLU, MEVLÜT TEZEL, YÜKSEL AYTUĞ,SİNA KOLOĞLU BUGÜN HANGİ KONULARI YORUMLADI?..

TV YAZARLARINDAN SEÇMELER!.. "SANAT FİLMLERİ ÇEKİLMESİN Mİ?.."

ALİ EYÜBOĞLU- MİLLİYET

KARAVANA KEHANETLER

Yılın son günlerinde gelecek yıla dair ilginç kehanetlerde bulunanların karnesini tutan yok.

Keşke olsa da, Türkiye’ye ve ünlülere dair öngörüleri tutmayanlara birileri, “Attıklarının hepsi karavana. Otur, sıfır” dese...

“Fala inanma, falsız da kalma”yı diline pelesenk eden bir millet olduğumuz için, bu karavanacılar her yeni yıl öncesi sallamaya, “Yalandan kim ölmüş?” diyerek medya da onlara çanak tutmaya devam ediyor.

Maalesef  “Tatlı yalanlar”, “Acı gerçekler”den daha çok ilgi görüyor.

Üşenmedim, iki gün boyunca Google’da ünlü astrolog, medyum ve falcıların 2016’ya dair neler öngördüklerini araştırdım. Bu işin uzmanı(!) onlarca kişinin, bir yığın tahminini okudum. İsim vererek ünlülerin 2016’da başlarına neler geleceğine dair tahminde bulunanlardan bir kısmının her tarafa çekilecek yuvarlak laflarını bir kenara bırakıp, nokta atışı yapanların durumuna bakar mısınız?

Bir spritüel danışmanın, “Evlilik konusunda acele etmemesi gerekir. Bu yılki yatırımlarını gayrimenkule yatırmalı. Kısacası evlenmesin, ev alsın” dediği Sinem Kobal, 2016’da evlendi.

“Senaryosunu kendi yazıp çekeceği filmle ününe ün katacak. Bu film onun yurtdışı bileti olacak” denen Barış Arduç, böyle bir film çekmedi.

Ebru Gündeş için, “Bu sene zirve yine onun. Türkiye’deki başarısını Ortadoğu’da da yakalayacak. Büyük ihtimalle kozmetik alanında yaratacağı yeni bir markayla sahne dışında da patroniçeliğin keyfini yaşayacak”; Bülent Ersoy için, “Yeni bir evlilikle hepimizi şaşırtacak” diye karavana atanlara İstiklal Caddesi’nde fal bakılan kafelerde bile iş vermezler.

BU KADINDAN KORKULUR, ÇÜNKÜ NE DEDİYSE ÇIKTI!

2016 yılına dair kehanetleri araştırırken dünyaca ünlü astrolog Joni Patry’nin Kasım 2014’te Türkiye hakkındaki söyledikleri şaşırttı beni. Çünkü kadının söylediklerinin çoğu çıktı. İşte Patry’nin 2014 yılındaki Türkiye tahminleri:

 

“Önümüzdeki 2 sene Türkiye için zor olacak. İyileşmeden önce daha çok şeyin ortaya çıkması gerek. Büyük olay ise 2016’da gerçekleşecek. Bu dönem, dünya çapında ve özellikle Türkiye’de ne olacağının kestirilemediği bir süreç olarak yaşanacak. 2016’da büyük bir ekonomik yıkım gerçekleşecek. 

 

Satürn daha yeni burç değiştirdi ve bu Türkiye’yi düşmanları ve sınırları açısından özellikle ilgilendiriyor. Türkiye’nin düzenini bozmak için ciddi girişimler olacak. Önümüzdeki mayıs Türkiye, bir isyan ya da saldırıyla karşılaşacak. Güvenliği sağlamak için tüm önlemler mutlaka alınmalı. Bu konu hafife alınamaz.

 

2017’ye gelindiğinde nihai sonuçlar barış ve şifalanma getirecek. Bu patlayıcı hadiseler sayesinde Türkiye daha iyi bir yerde olacak. Ekonomi güçlenip gelişecek ve barış galip gelecek.

 

Türkiye için yepyeni bir dönem geliyor. Güçlenerek Ortadoğu’da barış sağlayıcı bir rol alıyor. Öyle akımlar başlatılıyor ki tüm dünyanın örnek aldığı bir rol model oluyor. Türkiye, Çin ile ticari işbirliğine giriyor ve bu ekonomiye müthiş yardım ediyor. Gemi taşımacılığı büyük gelişme kaydediyor. Ama yiyecek fiyatları, özellikle et fiyatları artacak.”

 

Türkiye’nin iki yıllık falına bakan Patry’nin tutmayan öngörüleri de var, ama onlar tutanların yanında devede kulak kadar.  

 

GÜNÜN SÖZÜ

 

Alçakların elinde ilim, mal, mevki ve hüküm, halk için fitne olur. (Hz. Mevlana) 

 

MEVLÜT TEZEL - SABAH

SANAT FİLMLERİ ÇEKİLMESİN Mİ?

Milliyet yazarı Ali Eyüboğlu, 2016'da sinemaya 28.5 milyon lira destek veren Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın, 2017 için ayırdığı bütçenin 40 milyon lira olduğunu belirtip şöyle bir eleştiride bulundu: "Bakanlığın maddi destek, festivallerin ödül verdiği filmlerin neredeyse tamamı gişede çakılıyor.

Bakanlık, Sinema Destek Kurulu üyelerini belirlerken değişikliğe gitmeli. Bu kurulun üyeleri; tüyü bitmemiş yetimin hakkını eşe-dosta dağıtanlardan değil, vizyona girdiğinde seyircinin ilgi göstereceği 'film gibi film'lere kredi vereceklerden seçilmeli!"

 

MANEVİ DEĞERİ YÜKSEK

Öncelikle Eyüboğlu'nun, tüyü bitmemiş yetimin hakkı diyerek dramatize ettiği para, devletin her sinema biletinden kestiği vergiden geliyor. Sinemacılar, yıllardır bu verginin azaltılmasını istiyor. Bakanlığın destek olduğu filmlerin genelde az izlendiği doğru ama burada asıl sorun; festivallerde ödül alan sanatsal filmlerin, Türkiye'de sinema salonları hızla artarken yeterli sayıda salonda vizyona girememesi.

Gösterime giremeyen bol ödüllü filmler bile var.

Tek bir örnek vereceğim:

Nuri Bilge Ceylan'ın Cannes'da Altın Palmiye kazanan 'Kış Uykusu' filmi, 196 dakika uzunluğa sahipti. Bırakın normal seyirciyi, bazı sinema eleştirmenleri bile sürenin uzunluğundan şikayetçi olmuştu. Bu izlenmesi zor filmi, ülkemizde bir sanat filmi için rekor sayılacak 304 bin 782 kişi izledi ve film 3 milyon 577 bin 811 lira hasılat yaptı. Neden? Çünkü 'Kış Uykusu'nun yapımcıları arasında Türkiye'de en çok sinema salonuna sahip Mars Cinema Group da vardı.

Demek ki sanatsal filmler, yeterli salon bulursa izleyiciye ulaşıyormuş.

Hepsini geçtim, bakanlık, bir filme geri ödenmek şartıyla ortalama 300 bin lira destek oluyor. Bugün en az bütçeli bir sanat filmi bile 800 bin-1 milyon dolara çıkıyor.

Eyüboğlu'nun 'Bir film festivalde ödül kazanıp bu parayı amorti ediyor' yaklaşımı da kusurlu. O zaman hiç festival düzenlenmesin, hep 'Recep İvedik' filmleri çekilsin! Dünyanın her yerinde filmler, yoğun emek karşılığında hak ettikleri için ödül alırlar. Bugün bakanlığın verdiği para desteği, maddi açıdan düşük olsa da manevi değeri çok daha yüksektir.

Bakanlıktan destek alan bir film, Avrupa'da da çeşitli kurumlardan destek görüyor, festivallerde yarışmaya daha kolay seçiliyor.

 

ÖDÜLLERE BAKILMALI

Eyüboğlu'nun 'film gibi filmler'e destek olunmasını isterken neyi kastettiğini de anlamadım.

Yılmaz Erdoğan'ın iyi gişesi olan, popülerle sanatsalı bir potada eriten filmleri de bakanlıktan destek alıyor. Yoksa Eyüboğlu, yeterli salon bulduğu için çok izleyiciye ulaşan vasat yerli komedi filmlerinin mi desteklenmesini istiyor? Bu filmler, zaten para basıyor; bir de bakanlık bu filmlere destek olursa, Türkiye'de hiç festival filmi çekilmez!

Umarım Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı bu yazıyı okur ve Eyüboğlu'nun yanlış yönlendirmesinin etkisinde kalmaz. Avcı'nın, bakanlığın desteklediği Türk filmlerinin Avrupa'da kazandığı ödüllere, Türk sinemasının ulaştığı yüksek noktaya bakması yeterli.

 

YÜKSEL AYTUĞ – SABAH

KAHRAMANLARIN HİKAYELERİNİ ANLATIN BİZE

Geçenlerde bu sütunlarda bir okurumun mektubuna yer vermiştim. Güneydoğu'da, Irak'ta, Suriye'de hainlere karşı olağanüstü bir mücadele veren kahraman askerlerimizin ve polislerimizin hikayelerini anlatan dizi film istiyordu. 'Kendimizi avutmak için hâlâ Sakarya Fırat'ın tekrar bölümlerini izliyoruz' diye de ekliyordu.

Belli ki, yüreğimizi soğutmak için ekranda, perdede 'kahramanlık öykülerine' ihtiyacımız var. Her gün ekranlarına düşen şehit cenazesi görüntülerinden bunalan vatandaş, yüreğine azıcık su serpecek hikayelere muhtaç.

'Dağ 2' filminin gişede olağanüstü bir başarı sağlamasının gerçek sebebi de bu zaten. Oysa senaristlerin, yapımcıların, yönetmenlerin bu hikayeler için fazla bir araştırma yapmalarına da gerek yok.

Çünkü şu sıralar ülkemizin doğu ve güneydoğusu kahramanlık öyküleri ile dolup taşıyor. Diyeceğim o ki; un, şeker, yağ ve bolca 'ateş' varken, helva için kaşığı kavrayıp karıştıracak bir ele ihtiyaç duyuluyor sadece. Elin Amerikalısı, ABD tarihinin en başarısız askeri harekatlarından ikisi olan Vietnam ve Irak savaşından ne çok kahramanlık hikayesi süzdü. Adamlar, yüzlerine gözlerine bulaştırdıkları savaşları, çektikleri film ve dizilerle bize kahramanlık destanı diye yıllarca yutturdu.

Durum böyleyken; gelen bir haber, içimde azıcık umut doğurdu.

Özel Kuvvetler'e bağlı Bordo Bereli askerlerimizin Suriye'deki FETÖ bağlantılı bir terör örgütüne ve liderine yaptığı operasyonunu konu alan Bordo Bereliler Suriye filminin çekimleri Osmaniye'de başladı.

Film, Hakkari Dağlıca'da 2015 eylül ayında 16 askerimizi şehit eden PKK'lıları yakalamak için bölgeye indirilen ve 'Dön' emri almamak için telsizlerini kapatan Bordo Bereli askerlerimizin yaptığı operasyonla başlıyor.

Yapımcılığını 16 Yapım Medya adına Ali Ertem ile Erdoğan Yaprak'ın, yönetmenliğini Erhan Baytimur'un yaptığı, senaryosunu Coşkun Gündoğdu'nun yazdığı, 'Bordo Bereliler Suriye' filminde Cenk Ertan, Tolga Güleç, Arda Esen, Açelya Elmas, Feyza Çıpa, Sinan Albayrak, Halil İbrahim Kalaycıoğlu ve Tuğba Özay'ın da aralarında bulunduğu kalabalık bir oyuncu kadrosu rol alıyor.

Suriye'de Türk sınır güvenliğini tehdit eden bir terör örgütünün başındaki 'Çöl İmamı' lakaplı 'Ebu Salim'i yok etmek için 'Yüzbaşı Mehmet' ve komutasındaki bir timin hikayesi beyazperdeye aktarılıyor. Bir süre sonra bu terör örgütünün en büyük desteğinin paralel devlet yapılanması FETÖ olduğu anlaşılan filmde, içerideki cuntacılara karşı verilen mücadele de anlatılıyor.

Haberi duyunca "İşte bana bunlara gelin" dedim. Filmin, teröre en fazla şehit veren yörelerimizin başında gelen Osmaniye'de çekiliyor olması da anlamlı geldi.

Haydi bakalım, gazanız mübarek olsun...


SİNA KOLOĞLU - MİLLİYET

FATİH PORTAKAL MESAJ MI VERDİ?

FOX haberlerde yılbaşı Milli Piyango çekilişi haberi sonrası Fatih Portakal, “Valla ben bilet aldım. Çıkarsa her sene söylediğim bir şey var; pazartesi burada olmam. Başka Portakal bulun, onu söyleyeyim” dedikten sonra güldü.

 

Ben, bir imada bulunduğunu sezdim. Ne kadar ikramiye çıkarsa orada olmaz Fatih Bey? “Para çıkarsa burada olmam başkasını bulun” diyebilmek espri de olsa, öyle her

kanalda çalışanın harcı değil. Durumdan vazife çıkarıp, “Ee gitmek istiyorsun

madem buyrun” diyebilirler mi? Malum, bir o kadar da bunu hayal eden mevcut!

PEK KİBİRLİ

‘Tarafsız Bölge’ programına geçtiğimiz pazartesi Ahmet Kasım Han konuktu. Son dönemlerde sık sık ekranda gördüğümüz öğretim üyelerinden biri. Diğer konuk, konuşmasını yaptı. Ahmet Hakan kendisine döndü, “Ahmet Kasım” dedi. Cevap, “Soru ne?” oldu. Böyle hani üst perdeden... Sunucu, “Soru şu, El Bab operasyonunda başarılı olabilir miyiz?, Başarılı olmak için ne yapmak lazım?” dedi. Han’dan cevap geldi, “Bu, başarılı dediğimiz şeyin tarifiyle alakalı.”

   Ev ahalisi, “Kendileri biraz havalı galiba” yorumunu yaptı. Sayın öğretim üyemizde, eh biraz öyle bir hal mevcut. Ben daha farklı ve bilgiliyim diğer konuklardan durumunu hissettiriyor. Giyim kuşam böyle, gözlük filan da bu yönde. Yine de izliyoruz kendilerini.

‘DOĞURGAN OLMADIĞIM İÇİN!’

‘Yüksek Sosyete’ dizisi final yaptı. Son bölümde Süreyya’yla Metin’in boşanma sahnesi ekrana geldi. Süreyya’nın boşanma nedeni şuydu: “Yıllar önce bir rahatsızlık geçirdim. O zaman anlaşıldı, çocuk sahibi olamayacağım. Kocam beni bir kadın olarak görmedi. Doğurgan olamadığım için.”

Ev ahalisi, “Böyle bir konuşma şekli olur mu?” dedi. Süreyya devam ediyor, “Şimdi size soruyorum Hakim Bey? Kadın olmanın ölçüsü nedir? Ona üç evlat verdim.

O yine de bunu yetersiz gördü, doğurgan olmadığım için” dediğinde ev ahalisi, “Senaryo da abartmış. Kadın üç çocuk yapmış zaten. Hayır illa adamı haksız gösterecekler, abartılı bir neden bulmuşlar. Üç tane yapmış, daha ne olsun yani?” tepkisini verdi.

Süreyya daha nelere katlanmış?“Aldattı, ses çıkarmadım. Başka bir kadından çocuk sahibi oldu kabul ettim” lafı üzerine ev ahalisi çıldırdı: “Daha neler! Senaristlerin bu Metin Bey’e ne garezi varmış?” Bu arada hakaret, kötü muamele de cabası.

Kadına şiddeti ve haksızlığa uğramasını konu edineceğim derken, aslında kadını

küçük düşürmüş olmuyorlar mı?

Her şeyi kabullenen kadın, çocukları için yaşayan kadın ve her türlü kötülüğe

maruz kalabilen kadın profili.

 

 

 

 

 

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13