MEVLÜT TEZEL - SABAH
BU NEYİN KAFASI FİKRET ORMAN?
Mete Kalkavan, Beşiktaş- Trabzonspor maçını müthiş kötü yönetti. Hem Beşiktaşlılar, hem de Trabzonsporlular hakemi eleştirdi. Merkez Hakem Komitesi, Kalkavan'a 7.4 gibi düşük bir not verdi.
Birçok gazeteci, yazar, yorumcu; Kalkavan'ın kararlarını doğru bulmadı.
Fotomaç gazetesi de Kalkavan'ın verdiği yanlış kararları eleştirdi ama Beşiktaş'ta Fikret Orman yönetimi, Fotomaç'ın Beşiktaş tesislerine girişini yasakladı.
Fotomaç'ın suçu hakem analizini daha ayrıntılı yapmak mı? Fotomaç'a yapılan, sansürcülüğün daniskasıdır.
Fikret Orman, modern görünümlü bir başkan ama zihniyeti yasakçı, sansürcü!
Orman ayrıca son dönemde rakip takım yöneticilerini sürekli rencide edici açıklamalarda bulunuyor ve açıklamalarıyla hakemleri baskı altında tutmaya çalışıyor. Şimdi bu baskıyı, aklınca Fotomaç'a uygulamaya çalışıyor.
Kimse kimseyi kandırmasın!
Kulüplerin içini boşaltan, başkanlığı kendi menfaatleri için kullanan yöneticiler yüzünden futbolumuz bugün borç batağındadır.
Kulüplerimiz; devletin vergi afları, vergi kıyakları ve devlet kurumlarının sponsor desteğiyle ayakta durmaktadır.
Süper Lig yayın ihalesinden elde edilen gelirin de 'real' olmadığını en iyi kulüp yöneticileri bilmektedir!
Birçok stadyum da devlet desteğiyle yenilendi ya da yeniden yapıldı.
Türkiye'de futbol devlet desteğiyle ayakta duruyor.
İşler Avrupa'daki gibi yürüse bugün birçok yönetici oturduğu koltukların yanından bile geçemezdi!
Gazeteler, TV kanalları, futbol kulüpleri vs. herkes aynı geminin, 'real' olmayan ekonominin yolcuları! Hal böyleyken kimse çıkıp şımarıklık yapmasın, kafasına göre, 'Şu gazeteyi tesislere almam, şu gazeteciyi maçlarıma sokmam' demesin.
KARTAL'A YAKIŞMAZ
Hepsini geçtim bir başkan nasıl olur da sosyal medyadaki holiganların ağzına bakarak Fotomaç'a sansür uygular?
Orman, aynı zamanda Fotomaç gazetesini ve Turkuvaz Medya Grubu'nu da taraftarına hedef göstermiştir. Bu aynı zamanda taraftara boykot çağrısıdır.
Baba Hakkı'ların, Süleyman Seba'ların asırlık kulübü Beşiktaş'a, gazetecilerin yüzüne kapı kapatmak yakışıyor mu? Fikret Orman hangi kulübün başkanı olduğunun farkında mı?
YÜKSEL AYTUĞ - SABAH
ANNE...
Tam da uzman doktor olan okurumuzun Star TV'deki Anne dizisiyle ilgili olarak 'Bu vahşeti gören yok mu?' diye yazdığı gün bültenlere düştü haber. Okurumuz Dr. Ülkü Sema Aydın, küçücük bir kız çocuğunun iki kez çöp torbasına konularak sokağa terk edilmesini son derece sakıncalı bulmuş, bunun olumsuz bir örnek oluşturmasından kaygılandığını söylemişti. Aynı gün hepimizin tüylerini diken diken eden, kanımızı donduran o görüntüyü izledik haber bültenlerinde.
Canavar ruhlu bir anne, okul servisini kaçıran minicik oğlunu, ceza olsun diye arabasının arkasına iple bağlayarak yolda sürüklemişti...
Hep derim ya; kader eline kalemi almaya görsün, tüm senaristler yaya kalır diye. Eğer bu görüntüyü haber bülteninde değil de, Anne dizisinde izlemiş olsaydık, hepimiz 'Bu ne vahşi senaryo?
Senaristler ruhlarını şeytana mı kiraladı?' diye isyan etmez miydik?
Evet, Anne dizisi çocuk yaramızın kabuğunu kaldırıp kanatan, ajitasyona yönelik sahnelerle bezeli. Ama çöp torbasına konulup sokağa terk edilen çocuk haberleri, bizim bültenlerimizin 'rutini' değil mi? Dünyayı el birliğiyle bu kadar kötü ve yaşanmaz hale getiren bizler değil miyiz?
Kimse onlara kızmasın; senaristler sadece 'manzaranın' fotoğrafını çekiyor, o kadar!
SİNA KOLOĞLU - MİLLİYET
HAYAT BAZEN TATLI DEĞİLDİR
Star TV’deki ‘Hayat Bazen Tatlıdır’da, Hayat Öğretmen’in istifası Şerif müdürün elinde. “İmzalamanız gerekiyor” diyor son bölümde. “Öğretmeye devam edebilmek için daha fazlasını öğrenmeye gayret ettim. Ve öğrendiğim en önemli şey, insanın içinde ne eksikse diline o vurur. Mesela bu hayatta paraya düşkün insanlar genelde paranın önemsizliğinden en çok bahseden insanlardır. Ya da adalet ve demokrasi kavramlarını her fırsatta yerli, yersiz diline dolayan insanlar genelde, adalet ve demokratlıktan dirhem nasibini almamış olan insanlardır.”
Konuşma daha uzun, Şerif müdür sadece dinliyor. Beylik gibi görünen bu cümleler yan yana geldiğinde, hepimizin içinden alıp çıkaracağımız, kendi hayatımıza dair soru işaretleri bulunduruyor. Finalde ise Hayat eline kalemi almış istifa dilekçesine imzasını atacakken kapı açılıyor ve Cerrahpaşa giriyor. Müzik yükseliyor ve bölüm bitiyor.
Şimdi ne olmalı? Öğretmen okulda kalmalı mı? Hayatın kendisiyle, dizinin senaryosu farklı düşünecek tabii ki. Ve ‘Hayat Bazen Tatlıdır’ demeye devam edecek.
MANİDAR BİR AÇILIŞ
Pazar öğlen vakti FOX’ta ‘Benden Söylemesi’nde Merve Yıldırım manidar bir açılış yaptı: “Ülke olarak yine yoğunduk. Sinirlendik, üzüldük, söylendik ve şaşırdık. Elimizden hiçbir şey gelmedi.
O yüzden bari bu haftayı uğurlarken huzurla hoşçakal diyelim.” Merve Yıldırım’ın bu konuşma bandının saklamasında fayda var. Açılış ve kapanış yıllarca programda bu şekilde devam edebilir.
ANNE GAYET BAKIMLI
‘Anne’ dizisinde Zeynep ve küçük Melek’in halleri yürekleri parçalıyor. Simite bakan küçük kız, ona bu simiti alacak parası olmayan (cebinden çıkan demir paralara bakıyor) bir anne. Dizide dram alabildiğine yüzümüze çarpıyor. Çarpıyor da, Cansu Dere’nin mis gibi bakımlı yüzü, o hüzün tablosunu siliyor. Şu makyajlı halini role uygun kılmak zor mudur? cilt bakımı reklamı değil sonuçta.
BU YARIŞMA İYİ
‘Piramit’in yeni bölümünü ev ahalisi izledi. Sunucu Yusuf Çim, olması gerektiği yerde programa katılıyor, Yarışmanın geçişlerini öne çıkmadan yapıyor. Evrim Akın ve Sertan Erkaçan keyifli sunumlar hazırlıyor. ‘Sempatik olalım’ zorlamasına kaçmıyorlar. Yarışmanın özelliği her şeyi sözcüklerle anlatabilmek. İşte bunu çok keyifli yapıyorlar. Sertan kardeşimizin ‘Acil aşk Aranıyor’daki Abidin performansını unutmadığımı belirteyim. Ekranın bana göre en iyi yarışmalarından biri şu an.
