UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

TV YAZARLARINDAN SEÇMELER!.. MESUT YAR, YÜKSEL AYTUĞ, SİNA KOLOĞLU, ALİ EYÜBOĞLU VE MEVLÜT TEZEL BUGÜN HANGİ KONULARI YORUMLADI?..

TV YAZARLARINDAN SEÇMELER!.. MESUT YAR, YÜKSEL AYTUĞ, SİNA KOLOĞLU, ALİ EYÜBOĞLU VE MEVLÜT TEZEL BUGÜN HANGİ KONULARI YORUMLADI?..

TV YAZARLARINDAN SEÇMELER!.. MESUT YAR, YÜKSEL AYTUĞ, SİNA KOLOĞLU, ALİ EYÜBOĞLU VE MEVLÜT TEZEL  BUGÜN HANGİ KONULARI YORUMLADI?..

Mesut Yar – Posta

TIRNAKLARINIZI YEMEYİN…

Beyaz Futbol ( Beyaz TV ) yarın akşam ekran maratonuna başlıyor. Son zamanlarda hala izleyicinin ana kanallara ya da eski alışkanlıklarına dönmekte zorlandığını görüyoruz… Ben ve etrafımdaki birçok kişi “içimiz bunaldığı için” ekrana mesafeli duruyoruz. Bu durumdan bizi kurtaracak işlerin hızla ekrana sürülmesi lazım. Bu yüzden yarın yeniden başlayacak bu program önemli. Kimi goygoy arenası, kimi kahvehane sohbeti, kimi ise tiyatro sahnesi diyerek Beyaz Futbol ve yorumcularını aşağıladı. Ama biliyorum ki gizliden gizliye müptelası oldular… O yüzden müjdem en çok onlara. Hadi yine iyisiniz; yarın akşamdan itibaren tırnaklarınız yerine yiyecek bir şeyleriniz var! Hayırlı olsun…

Sina Koloğlu - Milliyet - Cadde

YAŞAMA SEVİNCİNİ ALDILAR

Şampiyonlar Ligi play - off turunun ilk karşılaşması. Stat sanki şampiyonluk maçı gibi tıklım tıklım dolu. Seyircilerin ellerinde bayraklar ve yüzler gülüyor. Ajax - Rostov maçı TRT 1’deydi. Sadece bir ön eleme maçı. Fenerbahçe Monaco’yla oynuyor, benzer bir maç. 10 bin kişi ya var ya yok. Bu sadece takıma kızmak mı, Pereira’yı istememek mi? Ev ahalisi “yaşama sevincimiz alındı” dedi bu sahneleri izlerken. Sadece son bir yıl içinde yaşadıklarımız, hani derler ya torunlarımıza anlatacağımız küfeyi çoktan doldurdu. Tarihi yaşamak diyor bazıları buna! Ajax berabere kaldı kendi sahasında, hiç önemli değil. Seyirci yine bağırıyor ve yine bayrak sallıyor.


Ali Eyüboğlu Milliyet - Cadde

‘ARAMIZDA KALMASIN’ ARTIK DENİZ AKKAYA’SIZ

Lerzan Mutlu’nun moderatörlüğünde “sezon finali” yapan “Söylemezsem Olmaz”, Bircan İpek dışındaki ekibini yenileyerek döndü ekrana...

TV8’deki “Aramızda Kalmasın” ise eylül başında sezona “merhaba” diyecek. Bu programda da yorumcu değişikliği yaşanacak.

Aramızda Kalmasın”ın sivri dilli yorumcusu yeni yayın döneminde TV8’de olmayacak.

Lerzan Mutlu’nun “Söylemezsem Olmaz”dan ayrılışını “Kovuldu” diye yorumlayanlar da oldu, “Kendi isteğiyle ayrıldı” diyenler de.

Beyaz TV yetkililerinden konuya dair aldığım bilgi şu:

Kanal yönetimi, Lerzan’a, “Yeni yayın döneminde moderatörün, çok konuşan değil, konukları ve yorumcuları konuşturan olmasını istiyoruz. O yüzden moderatörlük görevini başkasına verip, seni yorumlarıyla gündem yaratan ‘Derin Futbol’un Ahmet Çakar’ı gibi kullanmayı planlıyoruz” dedi.

Lerzan, teklifi tenzil-i rütbe olarak görüp kabul etmeyince, Beyaz TV ile yolları ayrıldı.

Deniz Akkaya’ya sordum, “Aramızda Kalmasın”dan ayrılmasının sebebini. Akkaya’nın verdiği yanıt şu:

“Gelen başka bir teklif sonrasında kanal değiştirdim. 360 TV’nin şartları daha iyiydi. TV8 ile ileride yine keyifli işler yapacağız.”

Bu vesileyle bir konuyu da hatırlatmakta yarar var.

Yaz başına kadar “Söylemezsem Olmaz” ile “Aramızda Kalmasın”ı izleyenler hatırlayacaktır iki programın son günlerinde Lerzan Mutlu ile Deniz Akkaya arasındaki ekrandan ekrana kapışmayı.

Mutlu’nun moderatörlüğü, Akkaya’nın magazin yorumculuğu bitince o kavga da tarih oldu.

Bir kez daha gördük ki “popüler kültür”ün değişmeyen tek gerçeği var, o da değişim.

Özetle demem o ki şov dünyasında her şey geçici...


Mevlüt Tezel Sabah - Günaydın

KİLOLU KADIN SUNUCULARA EKRAN YASAĞI

Mısır Radyo ve Televizyon Kurumu ERTU, sekiz kadın sunucusunu fazla kilolu oldukları gerekçesiyle görevden aldı. BBC'nin, El Yawm el Sabi internet sitesini kaynak gösterdiği haberine göre; fazla kilolu sunuculara zayıflamaları ve ekrana uygun bir görünüme dönmeleri için bir ay süre verildi.

Şu an ekrana çıkmasına izin verilmeyen kadın spikerlerden Hatice Hattab, basına bir açıklama yapıp halkın son televizyon programlarını seyredip kendisinin gerçekten kilolu olup olmadığına ve ekrandan alınmayı hak edip etmediğine karar vermesini istemiş.

Mısır'daki kadın haklarını savunan dernekler, ERTU'nun kararını kınayarak bunun bir anayasa ihlali ve kadına karşı şiddet olduğunu söyledi ve televizyon yöneticilerini geri adım atmaya davet etti. Ama gelen haberler ERTU'nun geri adım atmayacağı yönünde.

Mısır'da sosyal medyada kadın sunucuları destekleyenler de var, dombili benzeri yakıştırmalarla fazla kilolarından dolayı aşağılayıcı mesajlar atanlar da...

Enteresan bir polemik konusu. Kadın sunucuları fazla kilolu diye ekrana çıkarmamak hem büyük ayıp, hem de kadınları aşağılayıcı bir tavır. Peki, düne kadar Mısır'da kilolu kadınlar sunuculuk yapıyorken, Türkiye'de kilolu kadın sunucular ekrana çıkabiliyor mu? Nadir de olsa fazla kilolu kadın sunucular vardır ama hafızamı yokluyorum; ulusal kanallarda kilolu kadın sunucu hatırlamıyorum. Kadın sunucular gayet fit ve alımlılar.

Mısır'da kilolu kadın sunucuların görevlerine son verilmesine kızıyorken, bizde kilolu kadınların sunucu olarak ekrana bile çıkarılmamasına ne diyeceğiz? Evet, televizyonda görsellik önemli ama fazla kilolu kadınların sunucu yapılmaması da ayrımcı bir tavır değil mi? Bütün kadın sunucular güzel ve zayıf olmak zorunda mı?


Yüksel Aytuğ Sabah - Günaydın

REYTİNG DARBESİ Mİ?

Darbe girişiminin bastırılmasından sadece iki gün sonra 'Türkiye'nin kırılma noktalarını oluşturan her gelişme yeniden ayrıntılarıyla incelenmeli.

FETÖ bağlantıları ortaya çıkartılmalı' diye yazmıştım. Neydi onlar? Hırant Dink cinayeti, BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümüyle sonuçlanan helikopter kazası, Gezi olayları, Hakkari'de masum köylülerin bombalanması, Fenerbahçe'ye şike soruşturması, İstanbul, Ankara ve Diyarbakır'daki bombalama olayları, Ergenekon ve Balyoz soruşturmaları, 17-25 Aralık olayları ve Rus uçağının düşürülmesi... Hepsinin üzerindeki FETÖ parmak izleri, belgeleriyle gün yüzüne çıkarılmalı.

Ama benim bu listeye ekleyeceklerim de var: Bu köşede yıllardır yazarım;

'Bu ülkenin başkentine atom bombası atmakla, reyting sonuçlarını manipüle etmek arasında fark yoktur. İlki, fiziki zarar verir, ikincisi bu ülkenin kültürünü imha eder' diye... Zira insanlarımızın neyi izlediği, hangi tür programlara yatırım yapılacağı, reklam pastasının nasıl bölüşüleceği buna göre belirlenir. Bu ülkede bizim bildiğimiz iki kez 'reyting darbesi' oldu. Reytingleri belirleyen ve peoplemeter denilen cihazların evlerinde bulunduğu deneklerin adresleri adeta açık artırmaya çıktı, elden ele dolaştı. Tencere-tava hediyesiyle bu insanların evlerinin kapısına dayanıp, 'Ne olur bizim programları izleyin' diyen yapımcılar, sunucular türedi.

Zamanında bu işin üzerine gidilmesi için bu köşede çok dil döktüm. Özellikle Samanyolu TV'nin kerameti kendinden menkul dizilerinin nasıl olup da reytinglerde ilk üçe yerleştiğine akıl sır erdiremiyordum. Bir dizinin ya da programın 'reklam arasında bile' reytinginin yükseldiği rapor ediliyordu. Bu, akıl ve mantık dışıydı. Kim bilir belki de FETÖ'nün kirli elleri, oraya da uzanıyordu.

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERTV YAZARLARI  UÇANKUŞ TV