Yüksel Aytuğ Sabah – Günaydın
ARAFTA KALANLAR
Sanki gerçek dünyamızdaki kan ve dehşet yetmiyormuş gibi, yerli dizilerin sezon finallerinin neredeyse tamamı kana bulandı. Yapımcılar azmettirdi, senaristler tetiğe bastı. Şimdi herkes izlediği dizide kim ölecek, kim kalacak diye papatya falı açmakla meşgul.
Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz'da Hızır Reis ile Meryem, çiçekçi kılığındaki bir adamın kurşunlarına hedef oldu.
Yeter'de Yekta ile Filiz zehirli mantar marifetiyle zehirlendi. Aylin ve çocukların bindiği helikopter ise denize düştü.
Arka Sokaklar'daki Rıza Baba da kurşunlara geldi. Acil yardım ambulansıyla değil, hasta nakil aracıyla hastaneye yetiştirilmeye çalışıldığı için hayatta kalma şansı zor görünüyor(!)
Kırgın Çiçekler'de hangi kızın öldüğü muamma. Acaba Kader ölür mü? Poyraz Karayel'de ise Sefer bilmecesi yaşanıyor. Muhteşem Yüzyıl Kösem deseniz, son bölümde neredeyse boğazlanmayan kalmadı. Neyse ki dizide kimin ölüp kimin kalacağının tüyosunu tarih kitapları veriyor. Kördüğüm, O Hayat Benim ve Paramparça da benzer soru işaretleri ile sezonu tamamladı.
Durum böyleyken, beni en çok Kurtlar Vadisi: Pusu'nun sezon finali şaşırttı. İlk kez Polat Alemdar ve arkadaşları, sezonu ölüm tehlikesi yaşamadan tamamladılar. Polat, Büyük Konsey'in inine girdi, Gölge ve Ariel başta olmak üzere hepsini infaz etti. Polat ilk kez 'araf'ta değil. Yaşlanıyor mu ne?Aslında tüm bunlar birer yapımcı taktiği. Oyuncular yeni sözleşme masasına 'ağır yaralı' geliyor. Hani şu kalp ritimlerinin grafik halinde belirdiği monitörler var ya, hah işte onu aslında yapımcı komuta ediyor. Daha önce de birkaç kez yazmıştım. Buna sektörde 'kurşun içeride' diyorlar. Zam isteyenin fişi çekiliyor, rakam konusunda uzlaşmacı tutum sergileyenlere hemen elektro şok uygulanıp taburcu ediliyor.
Diyeceğim o ki, şu anda dizi sektörünün acil servisindeki tüm ameliyathaneler dolu. Ama kan vermek için hastanelere koşmanıza gerek yok. Reyting verin, yeter!
Ali Eyüboğlu
Milliyet - Cadde
RONALDO’NUN KELEBEĞİ UEFA’NIN YAYIN İLKELERİ
Euro 2016’da şampiyonun belirlendiği Portekiz Fransa maçının 55’inci dakikasında spiker, “Sahaya bir taraftar girdi” dedi.
Maçı izleyen milyonlarca, belki de milyarlarca insan arasından o fanatik taraftarı gören oldu mu? Hayır. Sadece stadyumdakiler gördü. Sahaya girer girmez güvenliklerin üstüne çullandığı taşkın taraftarı. Ronaldo’nun ağlarken gözyaşını silen kelebeği bile gördük, ama o sahneleri göremedik. UEFA’nın bu sansürü niye yaptığı üstüne biraz kafa yormak gerekmez mi?UEFA o taraftarın ekranlara yansımasına izin verseydi, yeni eylemlere kapı aralamış olacaktı. UEFA onun yerine o kişiyi yok saydı ve futbolun marka değerine gölge düşürmedi.
Mesut Yar – Posta
EN NET GÖRÜNTÜ EKRANDAYDI..
Büyük geçmiş olsun güzel ülkem. Önceki akşam büyük bir demokrasi sınavından geçtik. Vatanının selameti için yitirdiğimiz canlar oldu. Hepsine yüce Allah’tan rahmet diliyorum… Ülkemizi, milletimizi, inandıklarımızı ve demokrasimizi korumak için herkes yüreğini ortaya koydu. O yüreğin odalarından birinde de TV ekranı vardı. İşte o ekran da bu sınavdan alnının akı ve şerefiyle geçti… Türkiye için darbe döneminin çok gerilerde kaldığını omuz omuza direnerek dosta düşmana haykıran tüm ekran ve hayatı pahasına işini namusuyla koruyan ekran emekçilerine de geçmiş olsun dileğimi not düşüyorum… Allah Türkiye’mizi ve bizi bir daha böyle acılı sınavlardan geçirmesin. Net!
