UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

TUVANA TÜRKAY, BİZANS OYUNLARI FİLMİNDEKİ ŞELALE SAHNELERİ İÇİN NE ŞARTLA ÇIRILÇIPLAK SOYUNDUĞUNU ANLATTI!..

TUVANA TÜRKAY, BİZANS OYUNLARI FİLMİNDEKİ ŞELALE SAHNELERİ İÇİN NE ŞARTLA ÇIRILÇIPLAK SOYUNDUĞUNU ANLATTI!..

TUVANA TÜRKAY, BİZANS OYUNLARI FİLMİNDEKİ ŞELALE SAHNELERİ İÇİN NE ŞARTLA ÇIRILÇIPLAK SOYUNDUĞUNU ANLATTI!..

Tuvana Türkay... Güzelliğini bu kez ‘Bizans Oyunları’nda arzı endam eyleyecek. Hakkında ‘İnsani olmayan güzelliğe sahip’ yorumlarının yapıldığı o güzelliğini özellikle şelalede yıkanma sahnesiyle gözler önüne serecek sermesine ama canlandırdığı ‘Ayçörek’ aynı zamanda düşmanlarına aman vermeyen bir kadın cengaver. Atlıyor, zıplıyor, kılıç kullanıyor.

TASAVVUFA NEDEN İLGİ DUYUYOR?

Bu röportajı Tuvana Türkay’ı hiç tanımayan, onu hiç görmemiş birine okutup ‘Bu kadın kaç yaşındadır?’ sorsak sanıyorum hiç kimse ‘25’ demez. Neden mi? Lütfen okuyunuz. Türkay ile ‘Bizans Oyunları’nı da konuştuk, tasavvufa olan ilgisini de. Meslektaşları tarafından neden dışlandığı hakkında ilginç açıklamalarda da bulundu sevgilisinin neden olmadığı konusunda da.

■ Sizin için hep ‘İnsani olmayan güzelliğe sahip’ yorumları yapılıyor. Bu yoruma yorumunuz nedir? 

Güzel bakan, güzel görür. Bazı kadınlara adamlara bakıyorsunuz, dünyanın en güzeli gibi ama bakışında, duruşunda bir enerjisizlik... İnsanı iten bir hali var. O zaman dünyanın en güzeli de olsa gözümüze güzel gelmiyor. Bu nedenle güzelliğin karşılıklı iletişimle ilgili olduğunu düşünüyorum. Âşık Veysel güzelliği ne kadar da güzel tanımlamış. ‘Güzelliğin on para etmez, bu bendeki aşk olmasa’ diyerek.

■ O halde güzelliğinizi önemsemiyorsunuz...

Karakterim güzel olsun. Dilerim insanlar karakterimi güzel buluyordur. Benim için önemli olan o. Benim için ‘Ne kadar iyi bir insan’ denmesinin yanında ‘Ne kadar güzel bir kadın’ denmesinin emin olun hiç bir önemi yok.’

‘KİBİR İNSANLIĞIN EN BÜYÜK DÜŞMANI’

■ İyi bir insan olmak için neler yapıyorsunuz?

Kendi halinde olan biriyim. Kendime ve kimseye zarar vermemeye çalışıyorum. En büyük korkularımdan biri birilerinin benim yüzümden üzülmesi, maddi ve manevi zarar görmesi. Elimden geldiğince de insanların hayatlarını kolaylaştırmaya çalışıyorum.

■ Nasıl kolaylaştırıyorsunuz?

Hani bazıları kibirlerinden dolayı başkalarının hayatlarını özellikle zorlaştırmak ister. Bundan da bir tür zevk alır. Ben öyle yapmıyorum. Bana gereksinimi olan birine elimden geldiğince yardımcı oluyorum. Kibir insanlığın en büyük düşmanı. Allah’ın bize bahşetmiş olduğu bir akıl var. Aklın yolundan giderek kendimi kandırmamaya çabalıyorum. Son bir yıldır artık kendimi hiçbir şeyle kandırmıyorum.

■ Daha önce kandırıyor muydunuz?

Evet kandırıyordum. Son bir yıldır sevmediğim insanların yanında durmuyorum. Böyle bir karar aldım. Emin olun daha huzurlu bir yaşama sahip oldum.

■ Neden böyle bir karar aldınız, birileri canınızı mı sıktı?

Canımı sıkan kimse olmadı. Bu kararımın nedenini birilerine indirgeyemem. Belki de yaş ilerledikçe gerçekleri daha iyi görmenin bir sonucu aldığım bir karar. Kimse birbirini sevmek zorunda değil ama herkes birbirine saygı duymak zorunda. Kimse benim hayatımın içinde yer almak zorunda değil. Bir insanı seviyorsam onunla hayatımın sonuna kadar görüşürüm. Dış bir etken de mani olamaz. Birlikte rol aldığım meslektaşlarım arasından enerjisinden hoşlanmadıklarıma uzun soluklu ve huzurlu çalışabilmek adına “Ben senden hiç hoşlanmadım. Bu iş bitene kadar birbirimize Allah’ın selamını bile vermezsek sevinirim” diyorum. Çünkü o selam bile zoraki olur ki o da selamın güzelliğine ihanet niteliği taşır. Zorlamalarla birbirimizi sevmeye çalışırsak mutlaka sorun çıkar ve o sorun işimizi sekteye uğratır, baltalar. O zaman da bize güvenip iş verenlere haksızlık ve ayıp olur. En iyisi işimizi yapıp bize verilen görevi yerine getirmek.

■ Ne var ki çalışırken sürekli birçok kişiyle iş ilişkisi halinde olmanız gereken bir mesleği icra ediyorsunuz...

Beyin bir insanı sevip sevmediğini 10 saniye içinde anlıyormuş. Bir insanı görünce ya seviyorsun ya da sevmiyorsun. Saygı duyduğum ama sevmediğim biriyle özel hayatımda da sette de sohbet etmiyorum. Hiç kimse kimseyle içli dışlı olmak zorunda değil. Sevmediğim biriyle zoraki bir şekilde sohbet etmek, yalandan paylaşımlarda bulunmak işimizi daha mı verimli hale getirir. Hayır, hiç de getirmez. Ayrıca sevmediğim kişiyle hiç konuşmuyor değilim ki. Bu mümkün olabilir mi? İş konularında elbette birlikte çalıştığım herkesle iletişim halindeyim. Birini sevmiyor olmam o kişinin ille de kötü biri olduğu anlamına gelmez ki. Dünya görüşümüz, yaşam tarzımız, hayata bakış açımız birbirine zıt olabilir. Bunların işimizle ne ilgisi olabilir? Dünya görüşümüz farklı olduğu için birlikte çalışmayacak mıyız? Birlikte çalışırız ama birbirimizi sevmeyiz.

‘BENİ DIŞLADILAR’

■ Dışlanmıyor musunuz?

Meslektaşlarım tarafından genel olarak pek sevilmem. Evet, dışlanıyorum.

■ Dışlanmaya üzülmüyor musunuz?

Niye üzüleyim? Sonuçta işimi hakkıyla yapma çabasındayım. Yalandan sevmekten dolayı sevmediğim için yaşadığım dışlanma benim işimi hakkıyla yapmama engel değil ki. Bir insanı herkes seviyorsa orada bir sıkıntı vardır. Bir insanı herkes çok seviyorsa bile ben sevmeyebilirim. Bunun yanı sıra ‘Şunu kimse sevmiyor” denmesine de bir anlam veremiyorum. Hiç kimse herkes tarafından sevilmeyecek özelliklere sahip değildir. Elbette katiller, tecavüzcüler hariç. Birisi hakkında “O insanı kimse çok sevmez” lafını duyduğumda “Demek ki yağ sürmediği ekmekler var” derim. Birisi mutlaka birisi tarafından seviliyordur.

■ Aldığınız karardan dolayı işte bir sorun yaşadınız mı?

Hayır, hiç yaşamadım. Dışlanıyor olmamdan dolayı işin aksaması söz konusu değil. Dışlayanlar beni bir gün anlayacaklardır.

■ Tasavvufa ne zamandır meraklısınız?

2008’de Galata Mevlevihanesi’ne gitmiştim. Huzur bulduğum için ilgilenmeye başladım. Tasavvuf, bu hayatta bulamadıklarımızı bulduruyor, gözümüzle göremediklerimizi kalp gözüyle gösteriyor.

■ Ne bulduruyor, ne gösteriyor?

Kişinin kendi iç huzuruyla ilgili. Herkesin aradığı ve bulduğu farklı. Tasavvuf tek bir konu altında değerlendirilemez. Ben anneyle babası ayrı bir çocuğum. Ben 7 yaşındayken ayrılmışlar, çalışmaya da 9 yaşımda başladım. Hayatı erken yaşlarda öğrenen, daha ileriki yaşlarda karşılaşmam gereken sorunlarla erken karşılaştım. Belki de bu nedenle bir insanın iç huzurunu araması için henüz erken olduğu düşünülen yaşlarda tasavvufla ilgilenmeye başladım. Henüz 17 yaşındaydım.

■ İç huzurunuzu buldunuz mu?

Bu konularda kişilerin hissettiklerini başkalarına aktarması, kelimelendirmesi pek kolay değil. En azından ben henüz o ehli kişiliğe sahip değilim. Huzurluyum, bana verilenlerin kıymetini bilerek yaşamanın beni ne kadar mutlu ettiğini, hayattan ne kadar keyif aldığımı iyi biliyorum, anlıyorum ve yaşıyorum. Dilerim herkes kendisine verilenlerin kıymetini bilerek yaşar. Dualarım hep bu yönde.

'AYÇÖREK ENDER GÖRÜLEN KARAKTER'

■ Peki filminize gelelim. Bizans Oyunları’nın sizin için özel kılan ne?

Çocukluk hayalimdi. Çocukluğumda beğendiğim her yapımın altından Gani Müjde’nin imzası çıktı. ‘Kahpe Bizans’ı izlediğim zaman “Keşke ben de bu filmde olsaydım” demiştim. Gani Müjde çok özel bir beyne sahip. Canlandırdığım ‘Ayçörek’, yerli yapımlarda fazla göremediğimiz bir karakter. Dövüşen bir kadın. Bu yönüyle de ‘Bizans Oyunları’ beni fazlasıyla cezbetti.

■ ‘Şelaledeki çırılçıplak olduğunuz sahnelerde zorlandınız mı?

Evet, başta oldukça zorlanacağımı düşünüyordum ama endişelerim yersiz çıktı. Gani Müjde söz konusu sahnelerin ne kadar estetik çekileceğine dair garanti vermiş olmasının yanı sıra çekimler sırasında sette her birimden bir kişi bırakıldı. Herkes benim o sahnede rahat olmam için çaba gösterdi.

'TÜRK'ÜM, YETERLİ DAHA NE OLSUN?'

■ ‘Çifte vatandaşlık hakkımı istemiyorum’

Bulgar göçmeni olduğumuz için çifte vatandaşlık hakkım var. Belki çifte vatandaşlık hakkımı kullanarak Bulgaristan’ın Avrupa Birliği üyesi olması nedeniyle Schengen vizesi kullanmak zorunda kalmazdım. Ne var ki niyetli değilim. Zaten hükümetimiz ekimden itibaren Avrupa’ya girişimizin vizesiz olacağını açıkladı.

■ Ne olur ne olmaz diye de mi istemiyorsunuz?

Tamamen Türk vatandaşıyım. Yeterli, daha ne olsun?

'ABLAMLA HALA AYNI YATAKTA YATIYORUZ'

■ Genç, güzel ve ünlü bir kadın neden yalnız?

Yalnızlık Allah’a mahsus. Ben yalnız bir insan değilim. Annem ve ablamla birlikte yaşıyoruz. Ablamla hâlâ aynı yatakta yatıyoruz. Ve de bir kedim var. Bir sevgilim yok. O konuda yalnızım ve çok mutluyum. Şu anda bir ilişkiye girecek enerjim yok.

■ İlişki yorgunu musunuz?

Hayır, söylemek istediğim o değil. Şu anda bir insanı tanımaya ve ona kendimi ifade etmeye, onu tanımaya enerjim yok. Bugünleri tamamıyla kendimle, iç hesaplaşmalarımla iç huzurumla geçirmek istiyorum. Büyük de konuşmamak gerekir. Zamanın ne göstereceği belli olmaz. Ne var ki şu sıralar bir ilişkiye kapalı bir psikoloji içindeyim. Zaten ben ilişkimi saklayan tiplerden değilim. Olursa mutluluğumu herkesle paylaşmayı severim.

'ÇOCUK YOKSA KARİYERİ NE YAPAYIM?'

■ Bir süre önce 3-4 çocuk yapmak istediğinizi söylemiştiniz. Bu kadar çocukla birlikte kariyer yapabilecek misiniz?

Çocukların kariyeri belli bir dönem etkilediğini düşünüyorum. Dilerim 3-4 çocuk yapabileceğim insanla huzurlu bir hayat geçirebilirim. Aksi halde birden sonrası gelmeyebilir.

■ Kariyer ile çocuk ikileminde kalırsanız ne yaparsınız?

Neden ille de öyle bir ikilemde kalayım? Milyonlarca kadın çocuklarına da gereken özeni gösterebiliyor. Çocuk olmasa kariyer yapsam ne olur, yapmasam ne olur? Hayatımın sonuna kadar oyunculuğu zevkle yapabilirim ama kendimi daha mutlu olacağım bir dünyaya ait hissedebilirim. Her şey pahasına kariyer yapmayı istemek büyük hırslar.

■ Zirve derdiniz yok mu?

Zirve kime göre zirve? Zirve dediğimiz yer neresi? Orada mutlak mutluluk var mı? Zirve aşkıyla yanıp tutuşanlar öncelikle hayatın aslında ne kadar kısa olduğunu düşünsün.

'ARAP ÜLKELERİ İÇİN GİRİŞİM GEREKLİ'

■ Birçok hayranınızın olduğu Ortadoğu ile ilgili neden hiçbir çalışma yapmıyorsunuz? Sorun nedir?

Bugüne kadar sadece Lübnan’ın kurtuluşuyla ilgili gerçekleştirilen etkinliğe katıldım. Bunun dışında bir başka çalışmam ve girişimim olmadı. Rutin aralıklarla Arap ülkelerinin televizyon kanallarıyla röportajlar yapıyorum. Birinde Arapça şarkı söylemiştim, çok güzel tepkiler aldım. Ayrıca Türkiye’de inanılmaz bir PR sıkıntısı var. Bu tür organizasyonların yapımında gerek menajerler gerek elçi olacak insanlar yetersizler.

Mehmet ÇALIŞKAN / HABERTÜRK MAGAZİN

 

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERtuvana türkay