Sevilen sanatçı Hülya Koçyiğit, doğum gününde çifte sevinç yaşadı. Süleyman Şah Üniversitesi tarafından çözüm sürecine yaptığı katkılardan dolayı “Barış Elçisi” seçilen Koçyiğit, ödülünü almak üzere katıldığı törende doğum günü sürprizi ile karşılaştı.
Hülya Koçyiğit, Süleyman Şah Üniversitesi'nden 'Barış Elçisi' ödülü aldı.
Birleşmiş Milletler Model United Nation (MUN) Universities programı kapsamında verilen “Barış Elçisi” ödülünü, terörün ve savaşın en mağduru olan kadınlar ve evladını kaybetmiş anneler adına aldığını belirten sanatçı, tören sırasında yaptığı konuşmasıyla büyük bir alkış aldı.
Koçyiğit, program sonunda ise beklemediği bir sürpriz ile karşılaştı.
Üniversitelilerin hazırladığı sürpriz doğum günü kutlaması karşısında duygu dolu anlar yaşayan sanatçı, “Gerçekten çok büyük bir sürpriz oldu benim için. Çok teşekkür ederim. Aslında yaş günü kutlanacak yaşlarda değilim. Oldukça yaşını almış bir anneanneyim. Bana unutulmayacak bir anı verdiniz. Hepinize çok teşekkür ederim. Her şey gönlünüzce olsun” dedi.
Hülya Koçyiğit, öğrencilerle tek tek ilgilenip selfie çektirmeyi de ihmal etmedi.
Koçyiğit’in ödül törenindeki konuşması:
“Ülkemde 30 yıldır terör ve savaş var. Bugüne kadar alınan tedbirler hep askeri oldu. İlk kez bir hükümet barış yoluyla bu konu çözülebilir mi diye düşündü, inandı ve kararlı bir şekilde harekete geçti. Çözüm süreci altında çalışmalara başladı. Bu çalışmalara davet edildim. Buradaki amaç devletle halk arasında bir köprü oluşturabilmekti. Barış yollarını birlikte oluşturabilmekti. Ulu önder Atatürk’ümüzün sözleri iliklerime kadar işlemiştir: “Yurtta sulh, cihanda sulh.” Bu sözlerin heyecanıyla büyük bir umut ve heyecanla görevi kabul ettim ve sahaya indim. Herkes barışı isteyecek, hep birlikte halaylar çekeceğiz, hep beraber barışa yürüyeme heyecanım çalışmaların devam ettiği süreç içerisinde giderek zayıfladı. Çünkü insanların birbirlerine olan güven duygularını kaybettiklerini fark ettim… bu çok önemli; her şeyden önce birbirimize güvenebilmeliyiz beraber hareket edebilmek için. O nedenle barışın savaş kadar kolay kurulamadığını gördüm. Ben gençlere şöyle seslenmek istiyorum. Bireysel hal ve özgürlüklere saygılı olalım, bizi insan yapan en önemli duygularımızı tekrar hatırlayalım. Merhamet gibi, vicdan gibi, hoş görü gibi… bu duyguları tekrar hatırlatma gereği duyuyorum her vesile ile her yerde. Bana takdim edilen bu onurlu ödülü terörde ve savaşta en mağdur olan kadınlar ve evlatlarını kaybetmiş anneler adına alıyorum.”
