İnci Türkay'ın Akşam'da yayınlanan röportajı..
Köstebekgiller- Perili Orman filmindeki rolünüzden bahsedebilir miyiz?
Rolüm 5 yıldır devam eden bir dizide olan bir rol aslında. Pelin’in annesi Ceyda karakteri. Köstebekgilleri başta bilmiyor, fark etmiyor. Daha sonra onlarla tanışıyor. Konuşabildiklerini ve onların da bir aile olduğunu görüyor. Onlarla o da arkadaş oluyor. Kızına bu anlamda destek veriyor. Hep beraber maceralara atılıyorlar.
Köstebekgiller’in sinemaya aktarılması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Seviniyorum. Ben zaten çocuk projeleri olsun, çocuklarla ilgili işler olsun diye o kadar çaba harcayan biriyim ki. Dolayısıyla bu projenin de sinema filmi olacağını duyunca çok mutlu oldum. Senaryosu da çok kuvvetli. Diziden farklı olarak daha çok macera, heyecan ve sürprizler gündemde. Beni çok mutlu etti.
Nasıl bir film bekliyor çocukları?
Çok pozitif bir iş bekliyor, neşeli, bol sürprizli. Doğa ve tabiat başrolde. Abant’ta çektik. Harika manzaralar, sevgi dolu, olumlu ve doğru mesajlar var. Tam bir karne hediyesi olacağını düşünüyorum.
Sizce gişede başarılı olur mu?
Çok sevilen bir iş, seyircisi hazır. Yeni karakterler değil, tanınan karakterler. Umarım çok iyi iş yapar ki, yapımcıları çocuk projesi yapma konusunda heveslendirir, yüreklendirir. Çocuklar gelecek nesillerde de potansiyel sinema izleyicisi olduğu için, onlara yönelik projelerin iyi gişe yapması diğerlerini motive eder.
Çocuk projelerinin vazgeçilmez isimlerinden oldunuz yıllar içinde…
Seviyorum çünkü, hep onlarla çalıştım. Ben kariyerimi öyle planladım zaten, öyle gitti. Sihirli Annem denilen bir iş var. 10 sene süren bir kült. Arkasından birkaç sit-com projesi oldu ama çocuklarla çalıştığım için öyle konumlandı. Çocuk projesi denince akıllara ben geliyorum, bu da çok güzel bir şey.
KENDİMİ BU DÜNYAYA AİT HİSSETMİYORUM
Köstebekgiller Perili Orman çocuklara nasıl bir mesaj aşılıyor?
Dostluk ve barış mesajı veriyor. Doğaya verdiğimiz ve vermediğimiz önem var. Ben zaten hayallerle yaşamayı çok seviyorum. O kadar acıtıyor ki beni dünyanın gerçekleri. Ekonomi, siyaset, politika… Her şey incitiyor. Ben de bu dünyaya ait hissetmediğim için kendim, hayal dünyasında yaşamayı tercih ediyorum. Ayaklarımın yere çok bastığı zamanlar var tabii. Zeka özürlü ve otistik çocuklarla da çalışıyorum. Oğlum Ali’yi de götürüyorum. Çocuklar üşümesin, kitapsız kalmasın diye sosyal projelerde yer alıyorum.
Çocuğunuz ne düşünüyor sizin rol aldığınız filmler, dizilerle ilgili?
Köstebekgiller’de o da var, çok seviyordu diziyi de zaten. Tatil köyünde şeker bir sahnesi var.
Çocuklardan nasıl tepkiler alıyorsunuz yolda?
Sanki onlarla zaten yaşıyormuşum, hayat boyu arkadaşmışız gibi doğal bir şekilde gelip sarılıyorlar, hep birlikteymişiz gibi davranıyorlar. Beni kimse parmakla gösterip ‘Aaa İnci Türkay geçiyor’ demez.
Sizin animasyon karakterlere düşkünlüğünüz var mıydı, özellikle animasyon karakterleri sever misiniz?
Çok seviyorum tabii ki. Son seyrettiğim film Ayı Paddington. Nicole Kidman muazzam oynamış. Heyecanla beklediğim Buz Devri, içinde olmak istediğim Ninja Kaplumbağalar. Keşke Megan Fox’un ablası falan olsaydım. Bayılıyorum fantastik işlere. Mistik şeyler beni çok etkiliyor. Hayatın içinde, can acıtan hikayeleri sevmiyorum. Zaten gazeteler, haberler bunlarla dolu. Dolayısıyla insanlara sunduğumuz şeyler biraz daha pozitif olmalı diye düşünüyorum.
Kariyerimi bu tarzda şekillendirdim dediniz az önce. Farklı rollerde oynamak hakkında ne düşünüyorsunuz?
Çok şaşırtacak, ters köşe edecek doğru isimlerle, düzgün bir senaryo ve iyi bir işin içinde olmayı çok isterim. Ama özel bir iş olmalı, yine içinde özel bir şey olmalı.
GÖZ GÖZE OYNAMAYI ÖZLÜYORUM
Bir açıklamanızda ‘Sürekli animasyon karakterler görmekten, karşımda oyuncu görünce şaşırıyorum’ demişsiniz.
Göz göze oynama tatminini tiyatroda sağlıyorum. Kamerada da birinin gözünün içine bakmak keyifli tabii. Ben genelde boşluklara oynuyorum, sonradan biri geliyor. Özlüyorum tabii.
Siz çocuğunuzu yetiştirirken neye dikkat ediyorsunuz?
Çocuğumu fazla korunaklı yetiştiriyorum, orada hata yapıyorum. Dünya böyle değil. Çok zor insanlarla karşılaşacak ama ben çok sevgi dolu bir çocuk yetiştirdim. Hep bire bir ilişki kurdum, hiç hayatımda bakıcım olmadı. Arkadaş oldum, kardeş oldum, yaramazlık arkadaşı oldum. Benim gibi hayal dünyasında yetişiyor. Benim oğlum biraz Romeo. Bu belki onu mutsuz edecek. Ali çok sevgi dolu. Hileyi, kandırmayı bilmiyor. O yüzden gerçek dünyada canı yanar diye düşünüyorum.
