UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

FATİH ALTAYLI'DAN "ŞOK" YAZI: "GAZETEM HÜRRİYET DAHİL, HERKES PAZAR DERGİLERİNİ KALDIRSIN" ALTAYLI NEDEN BÖYLE YAZDI?.. NEDEN HERKES GİBİ "TELEVOLELER" LAFINA SIĞINMADI!..


Hürriyet gazetesi yazarı Fatih Altaylı, magazinle ilgili kimsenin yazamadığını yazdı ve ilk kez "Televole" markasına sığınmayan bir yazı kaleme aldı.

FATİH ALTAYLI'DAN

Hürriyet gazetesi yazarı Fatih Altaylı, magazinle ilgili kimsenin yazamadığını yazdı ve ilk kez "Televole" markasına sığınmayan bir yazı kaleme aldı.




Biliyorsunuz, son dönemde moda olmuştu.
Eline kalem alan herkes canı sıkıldığında, "Televole kültürü", "Televole dünyası" gibi sözlerin arkasına sığınıp, "Televole"nin bir "marka" olmasına dayanıp, Televole'ye sallıyor da, sallıyordu.

Televole yöneticileri her ne kadar çıkıp, "Bu eleştirdiğiniz konular Televole veya Pazar Keyfi programlarında yer almıyor" dese de, bu bazıların hiç işine gelmiyor, "aynı nakarat"ları tekrar etmeye devam ediyorlardı.

Hatta hatta, olaya MİT müsteşarının adını bile karıştırıp, "MİT müsteşarı bile Televole'ye karşı" diyorlardı. Televole yöneticileri ise MİT müsteşarını aradığında "Televole'nin adı bile geçmedi" yanıtını alınca, şaşırıp kalıyorlardı. "Kim atıyordu bu yalanları?.."

İşte bu konu ilk kez dürüst ve açıkca Fatih Altaylı'dan kaleme alındı. Fatih Altaylı doğrusunu yazmıştı. Altaylı bugün, MİT müsteşarının medya yöneticilerini toplayıp düzeysiz magazin haberleriyle ilgili olarak devletin şikayetlerini bildirdiğini yazdı. Evet, konu Televole değildi. Ama birileri "saklanmak" için daha önce hep Televole adını ortaya atmıştı.

Ve şimdi Fatih Altaylı ortaya çıktı. Hem de ne çıkış!.. Çuvaldızı Hürriyet'in pazar dergisine batırarak, tüm pazar dergilerinin yayından kalkması gerektiğini yazarak... Ve yazıda tek kelime "saklambaç", "karalama" yoktu. Yani hiç bir zaman ""köpüklerde sevişenlerin yayınlanmadığı", "frikik" görüntülerinin bulunmadığı, masa üstlerinde kağıt peçete yakılma görüntülerinin olmadığı, Türk filmlerinden alıntı yapıldığında "eşek" laflarının bile "bip"lendiği, gençliğe kötü örnek olacak ünlü sanatçı veya mankenlerin "asgari" düzeyde yer bulabildiği, Türkiye'ye malolmuş dizi oyuncularıyla renklenen Televole'nin doğal olarak ismi geçmiyordu yazıda... Doğalı ve gerçeği de buydu zaten... Ama bunu, bugüne kadar kimse yazamamıştı. Ve ayrı bir grupta çalışmasına rağmen Fatih Altaylı ilk kez yazdı.

İşte bugün Hürriyet'te yayınlanan ve "magazinde", "aydınlık" yaratacak yazı!.. Aydınlık diyoruz, çünkü bazı dikkatsiz kişiler "Televole" dendiğinde bunu "tüm magazin programları, magazin dergileri" olarak algıladılar ve maalesef bugüne kadar farkı göremediler. İşte farkı ilk kez ortaya koyan ve magazinde "Televole" kelimesiz bir yazı yazma "background"una sahip Fatih Altaylı'nın yazısı:

YILLARCA ‘‘düzeysiz magazin’’le mücadele ettim. Ne demek istediğimi anlamayanlar eleştirdiler.

Magazine karşı olduğumu düşündüler.

Oysa magazine büyük sempatim olduğunu ama bunun ‘‘saygın’’ olabilmesi için düzeysiz olanın def edilmesi gerektiğini kavrayamadılar.

Kanal D'de iki kez 'yetkili' görevlere getirildim. İkisinde de ‘‘düzey sorunlu’’ magazin programlarının kaldırılması için çaba gösterdim. Yerlerine ‘‘adam gibi’’ magazin programları yapılması için uğraştım.

Yoz bir grubun yaşam tarzının, magazin adı altında pompalanmasının Türkiye'de siyaseti etkileyeceğini, radikal partilerin işine yaracağını, sistem düşmanlığını körükleyeceğini söyledim.

Hatta bu tarzı 'habercilik' haline getirenlerle uğraştım.

Bu tarzın en düzeysiz adamlarının hedefi oldum. Yıllarca bunları yazdım, bunları söyledim. İlginçtir, ben bunları yazarken bu meslekten kimse kulak asmadı.

Ta ki, konu artık Milli Güvenlik Kurulu'nun gündemine gelinceye kadar.

İş öyle bir noktaya geldi ki, MİT Müsteşarı medya yöneticilerini toplayıp, magazin ve düzeysiz habercilerle ilgili olarak ‘‘devletin şikáyetlerini’’ bildirmek zorunda kaldı.

Bunun sonucunda bazı gelişmeler olmadı değil ama hálá magazin içip, magazin yiyoruz..

Şöhretli insanların hayatı her yerde haberdir ama anlamsız haberlerle bazı ‘‘kevaşelerin’’ önce şöhret yapılıp, sonra bunların haberlerinin magazin haberi diye verilmesinden bıktım.

İpsiz sapsız, baba parası yiyen oğlanları, sadece ve sadece mankenlerle yatıyorlar diye tanımaktan, pahalı fahişeleri zaman zaman ünlü bir erkeğin yatağından da geçtikleri için haber diye okumaktan sıkıldım.

Tek özelliği ‘‘ünlü’’ biri ile ‘‘yatmak’’ olanlardan gına geldi.

Bu nedenle Hürriyet Gazetesi'nden bir ricam var. Benim başından beri karşı çıktığım şu ‘‘pazar dergileri’’ çılgınlığından ilk Hürriyet vazgeçsin.

Hürriyet gibi, Sabah gibi, Milliyet gibi, Vatan gibi gazetelerin ‘‘hafta içi ağırlığına’’ yakışmayan bu dergiler artık çıkmasın.

Kimse yapmıyorsa, basının 'ağabeyi' Hürriyet yolu açsın.

Çünkü ben bıktım. Galiba okur da bıktı.

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13