Cep telefonum çaldı, baktım ekranda 505’li bir numara...
Açar açmaz arayan kişi kendini tanıttı:
“Ali Bey, iyi günler... Ben İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Şube’den K... Adınıza kayıtlı telefon dinlenmiş. Emniyet’te inceleme yapan müfettişler, mahkeme kararıyla yapılan bu dinlemeye dair bazı evraklarda usulsüzlük tespit etti. O yüzden ‘müşteki’ sıfatıyla ifadenize başvurmamız, şikâyetçi olup olmadığınızı öğrenmemiz lazım.”
Malum kendilerine “Polis” süsü verip, insanları dolandıranlar gırla bu ülkede.
O yüzden dedim ki neden cep telefonuyla arayıp, yapıyorsunuz bu tebligatı.
Yerim yurdum belli, yazılı bir çağrı yapın ya da olduğunuz yerin sabit numarasını verin, ben sizi arayayım.
Polisin verdiği numarayı “Google Amca”ya sordum, doğru mu değil mi diye...
Numara doğru çıkınca Organize Şube’nin santralinden aradım polis memurunu...
Cuma günü gideceğim Vatan Caddesi’ndeki İstanbul Organize Şube Müdürlüğü’ne...
Görevli memur detaylı bilgi vermediği için polisin beni niye dinlediğini bilmiyorum, gidince öğreneceğim ve “Kanun” adına “Kanunsuz işler” yapanlardan davacı olacağım.
Ben kendimi biliyorum, o yüzden isteyen, istediği kadar dinlesin telefonumu...
Hiç dert değil.
Çünkü hayatım boyunca vicdana sığmayacak hiçbir işin içinde olmadım, olmam da.
Bana yapılmasını istemediğim bir şeyi başkasına yapmam.
Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemem, yedirmem...
Bir insanın yüzüne söyleyemeyeceğim lafı arkasından etmem, aksine, bozulacaklarını bile bile gerçekleri insanların yüzüne karşı söylemekten çekinmem...
Hiçbir partiye, örgüte, cemaate, lobiye mensup değilim.
Yıllardır; kul hakkı yemeden, kimseye haksızlık etmeden, bana haksızlık yapanlara da eyvallah etmeden ekmeğimin peşindeyim ben!
