Her şarkı yarışması aynı şekilde olsun dersen yanarsın!..
Amerika’yı tekrar keşfetmeye ne gerek var!.. Her şarkı yarışması aynı kurguda olsaydı bu kadar şarkı yarışması formatı olur muydu?..
İşte önümüzdeki iki örnek: “O Ses Türkiye” vs “X Factor”
Her şey çok güzel başlamıştı!.. Rating rekorları kıran şarkı yarışması “O Ses Türkiye” final yapmış ve tek şarkı yarışması olarak “X Factor” tam zamanında ringe çıkmıştı…
“X Factor” yarışmasının amacı; Star olabilecek olan yarışmacıyla, star olmak isteyen yarışmacıların arasındaki farkı gösterip, o yarışmadaki başarılı yarışmacılara star olma yolunda ilk adımı arttırmak!..
Hatta yarışmanın ismi bile buradan geliyor!.. Star olabilecek insan ile olmayacak insan arasındaki “faktör x”
“X Factor” yarışmasında…
Jüriler bazen kendi arasında, bazen seyircilerle ve bazen ise yarışmacılar ile bile ters düşebilir… Bazı tartışmalar yaşanabilir… Yarışmanın özünde bu var!.. Çünkü aradaki “faktör x” (bilinmeyen) aslında herkese göre görecelidir!.. (Bu arada formatının orijinal formatının sahibi ve “X Factor”ü buralara getiren jüri üyesi Simon’ın, bana göre Türkiye şubesi Armağan Çağlayan kendini tutuyor orada!.. Büyük ihtimal kanal istiyordur öyle durmasını)
Ama Kanal D’deki “X Factor”e baktığımızda tam bir ikilem görüyoruz… “X Factor” yapalım ama bizimki kaliteli olsun!.. (Türk TV dünyasının son dönemdeki kompleksli kalite takıntısı )
Neymiş bu kalite takıntısı?..
1-Tartışma olmasın!..
Bu ülkede herkesin, her jürinin ve her seyircinin fikri zikri bir mi ki tartışma olmasın!.. Tartışmanın seviyesini tutuyorsan gayet de tartışabilirsin!..
2-Jüri Kalite olsun!..
Kaliteli jüri; kısaca anlatayım ratingi olmayan jüridir… (benim gözümde kalitesiz sanatçı yoktur bu arada)
3-Yarışmacılar çok iyi sesler olsun!..
Tamam olsun da, o zaman yarışma “X Factor” olmasın!..
Yarışmanın ABD ve UK versiyonunda da hızlı geçiyorlar bazen kötü yarışmacıları ama bizdeki gibi “aman kötü desem yanlış olur mu acaba?” modunda ve şapadanak bir kurguyla değil!..
Manşette de belirttiğim gibi dünyanın neredeyse her ülkesinde yayınlanan “X Factor” TV dünyasının “Toyota”sıdır!.. Her yıl en çok satan araba olur!.. Ama onu Ferrari’ye benzetmeye kalkarsan tabii ki batarsın!..
Öte yandan “O Ses Türkiye” (The Voice)
“X Factor”ü izleyen herkes ya ben de format yazabilirim diyebilir!.. Ama basit olan da her zaman daha çok satar o ayrı!.. Ama “O Ses Türkiye” (The Voice) ona nazaran daha komplike ama tam bir formattır!..
Ben eminim ki “X Factor” doğru bir kurgu ile yapıldığında karşı karşıya gelseler bile “O Ses Türkiye” ile kafa kafaya kapışır!..
Ama “O Ses Türkiye”deki bir jüriyi veya var olan jürileri “O Ses Türkiye” jürisi gibi davranmaya sürüklersen, rating tabi ki batar!..
Çünkü!..
“O Ses Türkiye”nin orijinal adı “The Voice” yani Türkçesi gibi “O Ses”(Sadece ülkesi yok)!..
“The Voice”un özelliği tamamen “X Factor”ün dışında!..
Jürinin de arasında rekabet olduğu için her daim bir çekişme oluyor zaten!..
Yarışmacıların önceden zaten iyi belirlenmesi gerekiyor ve kötülerin elenmesi gerekiyor çünkü yarışmanın adı “O Ses” (The Voice) zaten!..
“The Voice”un rating alınacak durumlar listesinde “iyiyle kötünün arasındaki farkı göstermek” kesinlikle yok!.. Yarışmanın amacı en iyiyi seçmek ve en iyiyi seçerken jüriyi de yarıştırmak!..
Format daha komplike olduğu için içindeki rekabetler seyirciyi bağlayabiliyor!..
Formatta yapabileceğin çok bir kurgu yok, zaten çoğu şey kurulu!..
Yani sonuç olarak…
Dünyanın en çok satan arabası “Toyota”yı sırf “Toyato” değil de “Ferrari” olsun diye formatı değiştirmeye çalışmaya gerek yok!..
“X Factor”ün tek şansı bu yarışmayı dünyadaki versiyonlarından saptırmamak!.. Zaten bir dünya klasiği!..
“X Factor” formatının anlamı, 3 kişi geçsin sırayla milleti dinlesin değil!..
Oğulcan Tanrıyar
E-Mail: ogulcantanriyar@ucankus.com
Twitter: https://twitter.com/OgulcanTanriyar
