Şahin Kayalı’nın haberi:
Biraz önce…
Uçankuş Medya’nın da yönetim kurulu başkanı olan Can Tanrıyar da Uçankuş’a çok yakın bir yerde, Etiler’de “yeniden açılan” “Tatlıses Kebap”taydı. Derya Tuna’nın davetlisi olarak…
Derya Tuna’ya aynı zamanda Zekeriyaköy’de de kapı komşusu olan Tanrıyar, bu kez de işyerlerinin komşu olduğu yeni “Tatlıses kebap”a girince şaşırdı kaldı.
Çünkü bambaşkaydı her şey…
Kelimenin tam anlamıyla “kadın eli” değdiği her haliyle belliydi.
Sımsıcak bir atmosfer…
Çalışanların müthiş güler yüzlülüğü…
Derya Tuna burayı yeniden yaratmak için en az 15-20 başka mekan dolaşmış,araştırmış, etmiş ve görsellikte sunumda sınır tanımayan bir noktaya ulaşmaya çalışmış.
“Bu konuda mütevazi olamayacağım” diyor mekanı iki dakika dolaşınca da haklı olduğunu hemen anlıyorsunuz. Özellikle çiçekler ve renkler Derya Tuna’nın sıcak ve samimi ruhunu yansıtmış.
Ve tabi ki yemekler…
Derya hanım’la Can bey şahane kebaplar eşliğinde bol dedikodulu bir sohbet içindeydiler.
Eee, normal tabi, ikisi de yıllardır bu dünyanın içinde… Konuşacak çok şey olması da doğal…
Tuna, Tanrıyar’ın Zekeriyaköy’de villa inşaatı işlerine girmesine de çok sevindiğini ve çocukların işlere sahip çıkmasından da çok mutlu olduğunu belirtirken, “Hele Anılcan’ı sürekli okuyorum. Hele hele bugünkü siyasi yazısı mükemmel” dedi önce…
Hayatın şifrelerini çözmüş bir hanım olan Derya Tuna, gazetede okuduğunu ve kendisinin de sık sık gittiği Miami’ye ne zaman gideceğini sordu Tanrıyar’a… Can Tanrıyar da, “bir hafta sonra inşallah” dedi.
Derya hanım da, “Sen zaten hep yazın gidiyordun, sürekli yağmur zamanı… Şimdi çok keyif alacaksın. Ev duruyor mu ordaki?.. diye sordu; “Evet ve inan orayı çok özledim, çok huzur bulduğum bir yer. Kısmetse bu kez uzun kalacağım. İşleri, siteyi, inşaatları biraz çocuklar takip etsin, ” cevabı verdi Tanrıyar…
Sonra İbrahim Tatlıses’e geldi konu… Çünkü Tanrıyar’ın artık çok değiştiği ve inanılmaz ketum olduğu her halinden belliydi. Daha önce hep rahat ve açık tavırlarıyla tanınan Can Tanrıyar, belli ki artık çok konuşan değil çok dinleyen biri olmuştu. (Bu oradaki garsonların dedikodusuJ…)
Ve Derya Tuna dedi ki:
D.T: “Siz İbrahim Bey’le çok yakın dosttunuz, görüşmüyor musunuz?..”
C.T: “Tabi ki çok iyi dostuz. Ama evlendiğinden beri görüşmedik hiç”
D.T: “Boşandı ama şimdi?..”
C.T: O zaman görüşeceğiz demek kiJ Şaka, şaka canım… Olmadı son dönemde… Ama bir iki telefonda görüştük.
D.T: Sen onun şarkılarını çok severdin?..
C.T: Evet, eski okuduğu bir şarkısı çıkmış daha dinlemedim ama onu da dinleyeceğim en yakın zamanda… Ama ben asıl yeni albümünü bekliyorum. Şans eseri yeni şarkılarından birinin bestecisi dinlettirdi bana, ölüyorum o şarkıya… Ama ser veririm sır vermem…
D.T: Bana da mı?..
C.T: Siz zaten biliyorsunuzdurJ Sizin bilmediğiniz bir şey olur mu?.. Ana kraliçe her şeyi bilir J
D.T: Adım çıkmış benimJ
Tam o sıra kebaplar geldi.
Derya hanım, “Eee, şimdi bu kebapla sen hakikaten rakı içmeyecek misin?.. Hakikaten tamamen bıraktın mı?.. “diye sordu.
Tanrıyar, “Allaha şükür bıraktım. Valla 6 ay kadar oldu herhalde… Koptum gittiJ
D.T: Hiç mi içmiyorsun artık rakı?..
C.T: Yudum almadım o zamandan beri… Ne rakı, ne viski, ne votka…
D.T: İnanamıyorum, senin gibi şişeleri deviren bir adam… Sağlığın iyi di mi?..
C.T: Çok iyi maşallah…
D.T: Böyle mutlu musun, gece gezmelerin falan?..
C.T: Yoo, sosyal hayattan hiç kopmadım. Ama şimdi çok aklı başında geziyorum. Oturduğum masalarda da bu konu “meze” olmasın diye, bir-iki birayla idare ediyorumJ Böyle daha çok eğleniyorum ve gülüyorum.
D.T: O zaman bir bira söylim sana…
C.T: Olur, ama en hafifinden olsun…
D.T: Ya senin evde çalışan Maya hanımı görüyorum da hep, 5 vakit de namaz kılıyormuşsun?..
C.T: Doğru vallaJ
D.T: Akşam dışarı çıkışın yatsıdan sonra o zaman?..
C.T: Evet ama yatsı zaten erken okunuyor, saat 18.30 civarlarında…
D.T: Ya, hem sosyal hayatını aynen devam ettirmene, hem de böyle bir yaşam tarzı seçmene çok sevindim. Bak Allah da sana, nasıl yeni kapılar açmış. Biliyorum hakkında her şeyi, Maya hanımdan alıyorum haberleriniJ
C.T: Bence başka konuya geçsekJ Ya, sizle konuşunca İbrahim Bey’i de çok özlediğimi fark ettim.
D.T: Gerçek anlamda iyi dost olduğunuzu, gerçek dost olduğunuzu hem İbrahim bey’den hem sizden defalarca duydum.
C.T: Siz özlemediniz mi, siz en son ne zaman gördünüz İbrahim beyi?
D.T: En son Anadolu yakasındaki hastanede kaldığında görmüştüm.
C.T: Aylar oldu?
D.T: Kendisini görmesem de kendisi ve ruhu hep burada zaten. Burayı yılbaşı gecesi açtık çok özel insanlar vardı. İbrahim bey’inde çok yakın dostları, aksam saat 8 den sabah 4’e kadar onun şarkılarını söyledi. Ne eğlendi insanlar. O gün bir şeyin farkına vardım. Hem gözlerim doldu, hem gururlandım hem üzüldüm. Gururlandığım şu oldu bu adam 25-30 yıl daha albüm yapmasa onun bugüne kadar yaptığı şarkılar yeter. Üzüldüğüm, çünkü yaşadığı o olayı hiç hak etmemişti. Zaten hiçbir insan böyle bir şeyi hak etmez. O yüzden mutlu ve üzüntünün birbirine karıştığı gözyaşlarıydı bunlar.
C.T: Medyadan uzak duruyor gibisiniz?
D.T: Özel hayatta özellikle ve İbrahim Beyin özel hayatıyla ilgili uzak durmak benim prensip kararım. Ama burası oğlum İdo’nun. Şu anda hayatımı onun mesleki kariyerine verdim. İşimi düşünüyorum ve işimle çok mutluyum. Bu dükkanı şimdi böyle görmek beni çok mutlu ediyor. İşimle ilgili konuşmaktan da keyif alıyorum. Şunu söyleyeyim mütevazi olmayacağım. Ben doğulu değilim ama lahmacun, kebap ve çiğköfte de Etiler’de bir efsane yaratıyoruz. Aşk, sevgi her şey eskiyebilir belki. Bu dükkanda eskimişti. Kendi enerjimi katarak yenilemek istedim. Olmuş mu sence?
C.T: ötesi =)
C.T: Buradaki resimlerin kaldırıldığını söylüyorlar.
D.T: Buranın yeni ambiyasında resimlere yer yok. Ama özel bir köşe çok yakında olacak. Burada sadece ve tek İbrahim Tatlıses’in bir resmi ve köşesi olacak. En fazla da yanında İdo…
Haber: Şahin Kayalı
