UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

TV YAZARLARINDAN SEÇMELER! "HİSSELERİNİ SATIP EMEKLİYE AYRILDI!"

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine hayli ilginç konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

TV YAZARLARINDAN SEÇMELER! "HİSSELERİNİ SATIP EMEKLİYE AYRILDI!"

MESUT YAR – POSTA

10 MADDEDE AHMET HAKAN PERFORMANSI

Ahmet Hakan, Kanal D Ana Haber ekranındaki mesaisine başladı.

İlk izlenimlerimizi onun üslubuyla not düşelim...

Hakan’a kendi deyimiyle “milli iradenin kararı” sonucunda taktığı kravat pek yakışmış, bir...

Telefon bağlantılarında soru ve yanıtı seri olarak kullanmak iyi fikir, uydu gecikmesini saymazsak, iki...

“Ahmet Hakan Yorumluyor” köşesi gazete yazılarının ekrana başarılı bir yansıması ama keşke okurken birileri arkasından kovalıyor gibi hızlı davranmasa, üç...

Mesleki birikimini yansıtan bir rahat hal ve tavır içindeyken gözlerini kırpıştırması Japon animasyon kahramanlarını hatırlatıyor, dört...

Bayrağı devraldığı Serdar Cebe’ye gösterdiği nezaket halini haber diline de yansıtırsa kendine çekimser bakan kitlelerle de uzlaşma sağlayabilir, beş...

Köşesindeki kişisel garezleri devraldığı haber ekranına yansıtmaması az görülen bir komplekssizlik hali, böyle devam, altı...

Kanal D Haber’in değişen görsel vitrini ekrana ciddi bir canlılık getirmiş ve adamımız orada sırıtmıyor, yedi...

Rekabeti kendisiyleymiş gibi rahat bir havası var ama gözlerinin ekranda sürekli kendini araması  “acaba öyle değil mi?” diye telaş uyandırıyor, sekiz...

Kedisi Sekter’in gözünden bir dünya, memleket ve olaylar analizine de girebilir. Aslında hoş da olur, dokuz...

Sayesinde 1’den 10’ kadar saymayı yeniden gözden geçireceğe benziyoruz. Matematik iyidir, bu da on!

Bir saniye yeter!

Haberci ve anchorman kardeşimiz Caner Karaer, ağır bir trafik kazası geçirdi. Ne yazık ki yıllardır ekranda olan Caner Karaer’i bizzat meslektaşları unuttu...

Birçok haber bülteninde durumu atlanıldı. Oysaki hepimizin ortak bindiği kayıkta o da çok uzun yıllar küreklere asılan yol arkadaşımızdı...

Dünya hali; bir saniye sonramızın garantisi yok. Ama bir saniye de olsa vicdanımıza kulak kabartmak zor değil. Sevgili Caner’e acil şifa diliyorum. Büyük geçmiş olsun!

Stüdyoda samimiyet havası yok...

Kaybolan Çiçekler FOX ekranında başladı. Proje henüz hayata geçmemişken taslağını okuyup iş yapacağı konusunda tatmin olmuştum...

Ancak işin ekrana yansıması tam da hayalini kurduğum gibi olmadı. Reyting olarak da öyle. Öncelikle İnci Ertuğrul çok başarılı bulduğum bir sunucu ama rakibi Müge Anlı kıvamına gelmesi hiç kolay değil...

Bir de ekranda gördüğümüz büyük fotoğraf meselelerin sıcaklığını yansıtmaktan uzak. Müge Anlı zıtlıkların çekiminden fazlasıyla yararlanıyor. Buna stüdyo renginden kostümlerine kadar bir dolu unsuru sayabiliriz...

Kaybolan Çiçekler, kayıp çocuklar gibi çok önemli bir yarayı gündeme getiriyor. Bana göre üstüne basılmadan izlenmesi gereken bir iştir... Oturması için daha zamanı var ve dilerim o zaman yeteri kadar zamandır!

Taksi ulaşımı sudan ucuz!

Kalbimdeki Deniz (FOX) dizisinde acıların kadını Deniz, yeniden işsiz ve beş parasız kaldı...

Deniz, cebindeki bozuk paralarla idare ederken, kendisini okul arkadaşlarına hâlâ zengin bir ailenin çocuğu olarak göstermeye çalışan kızı Ece ise her yere taksiyle gidiyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu...

O Hayat Benim, Yaprak Dökümü, Adını Sen Koy, Adını Feriha Koydum gibi birçok dizide de bir yandan fukaralık edebiyatı yapılırken öte yandan aynı absürt durum seyircinin gözüne sokuluyordu...

Bu durumun içinden İstanbul’da taksi ücretleri toplu ulaşım ücretinden çok daha ucuz diyerek kurtulabilir miyiz? Of, hayal dünyasına gel...

Nedir bu hız?

Survivor, Kiralık Aşk, Kısmetse Olur, Poyraz Karayel ve Güneşin Kızları. Geçtiğimiz yılın sosyal medyada en çok haber olan beş işi...

Ajans Press’in yaptığı araştırmada ortaya çıkan bu listede bir dizi artık yok. Bir diğer dizi önümüzdeki aydan itibaren ekranda olmayacak...

Kalan son dizi içinse iyi şeyler söylenmiyor. Bir erken veda söz konusu olabilir...

Bir yarışma yeni sezonuna başlayacak ve bir diğeri ise haziran gibi ekrana veda edecek. En çok konuştuklarımızdan en hızlı vazgeçen bir kalabalık olduk. Sahi nedir bu hız?

BÜLENT CANKURT - SABAH

HİSSELERİNİ SATIP EMEKLİYE AYRILDI!

Meslekte 48'inci yılını sürdüren duayen işletmeci Metin Fadıllıoğlu ile ilgili sürpriz bir haberim var. Etiler ve Büyükdere Şamdan, Etiler 29, Ulus 29, Vaniköy 29, Çubuklu 29, Plaza, Taxim Night Park, Beymen Brasserie ve Florya Walk-in 29 gibi mekanların yaratıcısı Fadıllıoğlu, kendini nispeten emekliye ayırdı! İki yıl önce, 29'un hisselerini Doğuş Grubu'na ait d.ream'e satan, d.ream ile ortak Fenix'i açan Fadıllıoğlu, tüm hisselerini d.ream'e devredip 29 ve Fenix'ten ceketini alıp çıkmış!

 

EMEKLİLİĞİNİN TADINI ÇIKARACAK

Nispeten dememin sebebi;

72 yaşına girecek olmasına rağmen sportmen kişiliğiyle ihtiyar delikanlı görüntüsü veren Metin Bey'in tamamen işten elini ayağını çekmemesi. Metin Bey, Beymen Brasserie'yi elinden çıkarmamış; emeklilikte meşgale olması için bırakmış ve şimdi her gün birkaç saat mekanına gidiyormuş! Buna çalışmak denmez; maksat adres belli olsun ve dostlar iş başında görsün...

Diğer bir deyişle Metin Bey emekliliğin tadını Nişantaşı'ndaki Beymen Brasserie'de çıkaracak.


SİNA KOLOĞLU - MİLLİYET

ŞANSAL BÜYÜKA GiDiYOR MU?

Sabah’ta Mevlüt Tezel yazısında “Şansal Büyüka gidiyor mu?” diye sordu.
Büyüka’ya durumu sordum. “Ömür boyu çalışacak değilim. ‘Kal’ derlerse sadece bir yıl daha dururum. Git derlerse medeni bir şekilde vicdani ve hukuki sorumluluklarımızı yerine getirerek ayrılırız” dedi.
‘ZATEN GENEL MÜDÜR DEĞİLİM’
Büyüka, “2010 Ağustos ayında genel müdürlüğü bıraktım. Yedi sene oluyor, haber yapanlar hâlâ farkında değil” diyerek serzenişte bulundu. “Kanalı sıfır masrafla ben ve arkadaşlarım kurdu, Türkiye’ninen büyük markalarından birini yarattık’’ sözleri doğruydu. Gitmesinin doğal olduğunu, bunun gazete haberiyle yapılmasının medeni bir durum olmadığını söyledi. ‘Maraton’ programının izlenme oranlarında halen zirvede olduğunun da altını çizdi Büyüka...
İSMİ GEÇEN ADAYLAR
Genel müdür pozisyonu için bazıisimler konuşuluyor BeIN sports için. Barış Kuyucu, Ertem Şener, ersin düzen ve Göktuğ Sevinçli. Kulağıma gelen Kuyucu’yla bir görüşme yapıldığı yönünde. Aslında bu ‘kartvizit’ için bence istekli olmayan yok gibi. Büyük bir markada buluşmak. Bu isimlerin ‘Maraton’ programı içinde olabileceğini tahmin ediyorum. Hep vitrinde olmuş isimler. Sadece genel müdür olarak görev yapmak bu isimleri pek doyurmaz. Kurulduğundan bugüne ‘Maraton’ adını yazdıran, izlettiren Büyüka’dan sonra gelecek bir isim bu ağırlığı da hissedecektir. Yorumcu olarak Rıdvan Dilmen ve Mehmet Demirkol’un da adı geçiyor. Sürpriz değil.
Digiturk değişir mi?
BeIN Sports algısıyla Digiturk algısı farklı mı? Değil. BeIN Media Group satın aldı. Sadece ilgi alanı spor değil. Bütün Digiturk kanallarının adı ‘BeIN’ oldu. ‘BeIN Türkiye’ olursa şaşırmamak lazım.
AHMET HAKAN HABERLERİ
Böyle bir başlık bile yeter. Evet Ahmet Hakan’ın Kanal D’nin haberlerini sunmaya başlaması bir haberdir. Bu bile marka olmaya yeter. ‘İyi mi, kötü mü sundu?’ diye konuya girecek değilim. Bildiğim, Kanal D Hakan’ı bu koltuğa oturtmak için iki yıldır uğraşıyor. İzledik kendilerini. Kanal 7 günlerinden bilirim. ‘Bizim medya’ o zamanlar pek kabul etmezdi kendilerini. Sonra dahil oldular ve vazgeçilmez isimler listesine girdiler. O günlerde daha bir heyecanlıydı. Şimdi durulmuş gibi gördüm. İlk günün heyecanı da mevcut galiba. İzlenme oranlarında  ‘Ahmet Hakan ile Haberler’ her iki kategoride dördüncü olmuş. Bilinir olmak, izlenmek için yeterli değil. Kanal 7 günlerinden bugünlere çok şey değişti.Sanırım bunun da etkisi var. Peki izlenme oranı artar mı? Alışkanlığın oluşması zaman alır.


YÜKSEL AYTUĞ -SABAH

AHMET HAKAN’DAN ANCHORMAN OLUR MU?

Kanal D'de sunduğu ana haber bülteninin sadece ilk gecesine bakarak 'Olur' ya da 'Olmaz' demek, en hafifi tabiriyle insafsızlık olur. Zira İsmail Küçükkaya'nın FOX 'Çalar Saat'teki ilk günü daha dün gibi aklımda. Alnında biriken ter damlaları, pancar gibi kızarmış yüzüyle, elini kolunu nereye koyacağını bilemiyor, kekeliyor, iki cümleyi bir araya getiremiyordu. Küçükkaya, dört yıl içinde haber sunmayı hepimizin gözü önünde ekranda tecrübe ederek öğrendi. Bu nedenle Ahmet Hakan'ın ilk gece kusurları da zaman ilacıyla rehabilite edilebilir.

Örneğin, daha tempolu konuşması öğütlenebilir.

Sunduğu şeyin ucu açık tartışma programı 'Tarafsız Bölge' değil, her saniyesi kıymetli ana haber bülteni olduğu hatırlatılabilir.

Muhabirlere ve canlı yayın konuklarına soru sorarken adeta metin okuyarak değil, spontane, canlı ve hakim bir tavır takınması sağlanabilir. Stüdyoyu ve kameraları kullanma tekniği, gündüz boş stüdyolarda yapılacak seri antrenmanlarla geliştirilebilir.

Peki ama Kanal D, neden durup dururken Ahmet Hakan'ı haber ekranına sürme ihtiyacı hissetti? Habere siyasi derinlik ya da yorum ağırlığı kazandırmak için mi? Eğer öyleyse, Ahmet Hakan ilk gece görevini hiç de iyi yapmadı.

Haberleri bir anchor bilgeliğiyle anlatmadı, sadece prompter'dan okuyup geçti.

Ee zaten Serdar Cebe bunu hakkıyla yapmıyor muydu?

Nitekim, Kanal D'nin bu alanda Cüneyt Özdemir ile yaşadığı bir hayal kırıklığı daha yok muydu? İşte zurnanın zırt dediği yer de burası... Artık haberi kimin sunduğu değil, hangi haberin nasıl verildiği önem kazandı. Eğer haber bültenleri anchorman'lerin üzerine inşa edilip dursaydı;

Ali Kırca, Reha Muhtar ve Uğur Dündar hâlâ majör kanallarda haber sunuyor olurlardı. Diyeceğim o ki, bir haber bülteninin izlenip izlenmemesini artık ekranda görünen isimler değil, görünmeyen haber merkezleri, editörler sağlıyor.

Bence Kanal D Haber Merkezi ilk gecede Ahmet Hakan'a yeterince destek olmadı.

Öyle flaş bir özel haber, bomba bir konuk ya da hayret uyandırıcı bir iz sürme filan görmedik. Bültende özel haber başlığı altında yayınlanan tek görüntü, Mersin'de 10 gün önce yaşanan selin ardından hâlâ sular altında kalan seralardı!..

Bültenin en uzun haberi ise bir Japon fotoğrafçının herkes normal yürürken, geri geri yürüyüp sonra da filmi tersten oynatarak yarattığı efektti. İki haber arka arkaya gelince tam bir 'Herkes gider Mersin'e, Ahmet gider tersine' durumu hasıl oldu. Konuk olarak ise gündüz kuşaklarının kurtarıcısı Prof.

Canan Karatay'dan medet ummak, çaresizliğin en büyük göstergesiydi.

İşin en garibi ise Ahmet Hakan'ın magazinel aşk bombasının, (Elif Dürüst ile sevgili oldukları iddiası) tam da ünlü gazeteci ekrana çıkacağı gün patlamış olmasıydı.

Ben de Kanal D neden Ahmet Hakan'la ilgili ciddi bir tanıtım yapmıyor diye merak ediyordum. Meğer hazırlık başkaymış!

Ahmet Hakan'ın ilk achorman'lik denemesi öncesinde en büyük derdi, kravat takıp takmamaktı. Bunun için köşesinden minik bir kamuoyu yoklaması bile yaptı. Sonunda ekrana kravatla çıkmaya karar verdi. Ama asıl mesele kravat takıp takmamak değil. Mesele çok daha büyük: Milletin seni takıp takmaması... Onu da reytingler söylüyor zaten...

(Bülten, Total'de 16'ncı, AB grubunda ise 10'uncu oldu.) Bir de bülten sona ererken, Ahmet Hakan, 'Biraz sonra Yusuf Yusuf filmini izleyeceksiniz' demesin mi! Zaten ilk gecenin korku ve paniğiyle bülteni zar zor tamamlayan adamcağıza bu yapılır mı?

 

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13