UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

TV YAZARLARINDAN SEÇMELER! MEVLÜT TEZEL, ALİ EYÜBOĞLU VE SİNA KOLOĞLU BUGÜN HANGİ KONULARI YORUMLADI?..

TV YAZARLARINDAN SEÇMELER! MEVLÜT TEZEL, ALİ EYÜBOĞLU VE SİNA KOLOĞLU BUGÜN HANGİ KONULARI YORUMLADI?..

TV YAZARLARINDAN SEÇMELER! MEVLÜT TEZEL, ALİ EYÜBOĞLU VE SİNA KOLOĞLU BUGÜN HANGİ KONULARI YORUMLADI?..

ALİ EYÜBOĞLU - MİLLİYET

"ANNE" DİZİSİ NEYİ BAŞARDI?

Star TV’nin yeni dizisi “Anne”nin salı akşamı elde ettiği reyting başarısı, TV izleyicilerinin farklı projeleri nasıl ödüllendirdiğinin göstergesi... Vahide Perçin, Cansu Dere ve küçük yıldız Beren Gökyıldız’ın başrollerini paylaştığı dizi, salı akşamlarının fenomeni ATV’nin “Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz”ı (EDHO) karşısında üç kulvarda da ikinci oldu. Dizi sektörünün iyi irdelemesi gereken bir başarı bu... 

Her yapımın ilk bölümünün aldığı reyting, tanıtımın, sonraki haftalarda ise projenin bizzat kendine fatura edilir. 

Yapımcılığını MEDYapım-MF Yapım’ın üstlendiği “Anne” dizisi için yapılan izleyici yorumlarına baktım. Yapılan yorumlardan anladığım o ki dizinin bu başarısında tanıtım kadar, küçük yıldız Beren’in etkisi bir hayli... 

“Anne”, ilerleyen haftalarda salı akşamlarının fenomeni “EDHO”yu tahtından edemeyebilir, ama rakip işlerden bir kısmını “dizi mezarlığı”na gönderebilir... 

HGS SİSTEMİ ÇALIŞMIYOR VATANDAŞ ÇİLE ÇEKİYOR

Maliye’den “Borcu yoktur” belgesi almadan otomobilinizin resmi satışını yapmanız olanaksız. 

Maliye’den “Kamuya hiçbir borcu yoktur” belgesi aldınız, otomobilinizi sattınız. 

Aradan yıllar geçer ve günün birinde Maliye’den bir yazı gelir size: 

“2012 yılında ‘Devlete ait hiçbir borcu yoktur’ belgesi verdiğimiz ve sattığınız otomobiliniz var ya, 2011 yılında kesilmiş trafik cezası varmış onun. O ceza katlandıkça katlandı ama ‘Vergi Barışı’ ilan etti devlet. Gelin uzlaşalım.” 

Şaka gibi ama değil... 

Ne cezası, ne uzlaşması? 

Emniyet’le Maliye Bakanlığı arasındaki iletişim kopukluğunun cezasını vatandaş niye ödüyor? 

Şu günlerde birçok insanın başına gelen, saç baş yolduran bir başka gerçek de OGS, HSG “Kaçak geçiş cezaları”... 

Şubat - Mayıs 2015 arasında güya 9 “kaçak geçiş” yapmışım gişelerden. 27 lira 25 kuruşluk kaçak geçiş yüzünden 299 lira 75 kuruş istiyor benden devlet. 

Bankaya gidip HGS dökümünü çıkarttım. O tarihlerde HGS aktif ve hesapta da para var.

Hiçbir kusurum yokken ne “kaçak geçiş”i, ne “ceza”sı? 

İtiraz için Karayolları’nın 2. köprü girişindeki yerine gittim ki o da ne? 

“Üç aydır KGS sistemi çalışmıyor. KGS itirazları Ankara’ya.” 

17 milyon insanın yaşadığı İstanbul’da KGS cezalarına itiraz edecek yer yok.  

Çalışmayan sistemin cezası ve faturası yine vatandaşa... 

Maalesef, devlet eliyle mağdur yaratma konusunda mahir bir ülke oldu Türkiye... 

TEKMECİYİ BIRAKIP, MAĞDURA KORUMA TAHSİS EDEN DEVLET

Şort giydiği için belediye otobüsünde hemşire Ayşegül Terzi’yi tekmeleyen Abdullah

Çakıroğlu’nun ilk duruşmada serbest bırakılmasını Sabah ve Türkiye dışındaki gazetelerin hepsi 1. sayfadan gördü. 

Milliyet: İlk duruşmada serbest  

Vatan: ’Ruh hastası’ tahliye oldu 

Posta: Vicdanlara tekme 

Habertürk: ’Şort sapığı’ aramızda  

Hürriyet: Tekmeci yeniden aramızda 

Akşam: Tekmeci tahliye edildi 

Takvim: Bir tekme de adaletten 

Karar: Ya o tekmeyi yine atarsa 

Cumhuriyet: Tekmeci saldırgan ilk duruşmada serbest  

Yurt: Tekmeci saldırgana tahliye 

Sözcü: Tekmeci ilk duruşmada tahliye edildi, hemşire bayıldı 

Yeniçağ: Tekmeciye tahliye 

Güneş: Tekmeci serbest 

Star: Şortlu kıza saldıran zanlıya tahliye 

Birçok konuda ayrışan gazetelerin, bu konuda söz birliği etmişçesine hareket etmesi neyin işareti? 

Kararın geniş kitlelerde yarattığı rahatsızlığın göstergesi.  

Adalete güveni de sarsan bir karar bu... İşin bir diğer vahim tarafı da şu: 

Sanığı serbest bırakan devlet, aynı semtte oturan mağduru koruması için polis tahsis etti. 

Akıl sağlığımıza mukayyet ol ve bize bolca sabır ver Allah’ım... 

GÜNÜN SÖZÜ

Adaletsizliği engelleyecek gücünüzün olmadığı zamanlar olabilir. Fakat

itiraz etmeyi beceremediğiniz bir zaman asla olmamalı. (Elie Wiesel)   

SİNA KOLOĞLU - MİLLİYET

SPİKER İSYAN ETTİ

Nevşin Mengü, CNN Türk’te saat 17.00’de sazı eline alıyor ve 21.00’e kadar programı sürüyor. Ev ahalisi “Kız kaç saat her gün böyle ekranda, yazık değil mi?” diyerek her gördüğünde isyan ediyor. Söylemeden geçemedim.

Şortla otobüse binen genç kıza darp eylemi gerçekleştiren Ahmet Çakıroğlu tahliye edildi ve tutuksuz yargılanacak. Mengü, her saat başı tekrarlanan haberde tepkisini farklı cümlelerle ortaya koydu. “Valla böyle olmasa şaşıracaktık. Bu işler böyle” diyerek girişi yaptı. Tahliye kararını, bir sonraki haber bülteninde ‘Hiçbir şey olmasa, herkesin önünde aşağılanıyorsunuz, itham ediliyorsunuz ve sonunda bu kişi çok iyi bir şey yapmış gibi elini kolunu sallaya sallaya gidiyor” diyerek dozunu daha da artırdı. Aynı haber bülteninde Kaş’ta öldürülen Fulya Özdemir haberi vardı. Katili yakalanmıştı. “Vallahi Fulya’nın katil zanlısı tutuklu” diyerek ‘hayret’ bakışlarıyla aslında diğer davaya da gönderme yaptı.

BAKLAVASI OLAN GAZETECİ ARANIYOR!

Kanal D ‘Renkli Sayfalar’da Kerimcan Durmaz kardeşimizle röportajın ardından ‘sütyen’le gazeteye çıkmasıyla fenomen (!) olan Canan Danyıldız vardı. ‘Böyle gazeteci olur mu?’ diye ortalık ayağa kalktı. “Ayşe Arman yolu açtı. Röportaj yapan da kendini gösteriyor” diyordu Danyıldız. Hazırlanan bir mizansen eşliğinde söyleşiydi yaptığı... Sevgili Mert Ali Başarır bu işi en iyi yapanlardandı. ‘Bu Soruyu Geçelim’ kitabını tavsiye ederim. Mesela orada Burcu Dinçer’le yapılmış ‘sütyenli’ bir söyleşi vardır. Ya da Ferhan Şensoy’la ağaç tepesinde. Canan kardeşimiz, “Ben zaten dikkat çeken biriydim” diyerek vücuduna da güvenerek ‘önceliği’ kendine vermiş. Sevgili Mert Ali Başarır’dan farklı olarak! “Gazeteye çok daha cesur kıyafetlerle gidiyorum” dedi. Sevgili Rıfat

Ababay, (Posta Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni) “Kızım yanında başka kıyafet var mı?” diye soruyormuş.

O derece yani. Yedek kıyafeti varmış yanında. Halkın arasına katılırken onları

giyiyormuş.

“Yer yerinden oynamış, TT olmuş röportajım” diye bahsetmesi bu devrin gazetecisi olduğunun kanıtı gibiydi. “İyi bir eğitim aldım, iki yüksek lisansım var ve burslu okudum” derken, gelebilecek malum eleştirilere de göğüs germiş oluyor. Devir böyleyse, neden röportaj yapan baklava vücutlu bir erkek ‘gazeteci’ düşünülmez? Nasıl fikir ama? Yok mu böyle genç yetenekler? Mutlaka vardır!

MEVLÜT TEZEL - SABAH

HEMŞİRE AĞLADI TEKMECİ GÜLDÜ 

Haberleri izliyordum...

Otobüste şort giydi diye yüzüne uçan tekme yiyen hemşire Ayşegül Terzi, mahkeme sonrası başını öne eğmiş, avukatına sarılıp "Korkuyorum" diye ağlıyordu.

Diğer tarafta tekmeyi atan güvenlik görevlisi Abdullah Çakıroğlu, tahliye olmanın sevinciyle polislerin kolunda pis pis sırıtıyordu.

Kadına şiddeti, yaşam tarzlarına müdahaleyi, insanların özgürce giyinme hakkını ve bunun gibi önemli konuları bir tarafa bırakalım; Çakıroğlu'nun serbest bırakılması, aynı zamanda şu anlama geliyor: Yolda, otobüste, parkta gördüğünüz herhangi birine tekme atabilir, onun ağzını burnunu kırabilir ve ilk duruşmada tahliye edilebilirsiniz.

KORKU YAYAN KARAR

Bu dava önemli; eğer ilk duruşmada tahliye kararı çıkmasaydı, Türkiye'de insanların giyim ve hayat tarzlarına kimsenin müdahale edemeyeceğinin sembolü olabilirdi. Türkiye'de anlatıla anlatıla efsaneye dönüşen bir olayı hatırlatmakta fayda var galiba: Londra'da lise öğrencisi bir kız, arkadaşına ders çalışmaya gider ve gece yarısı evine dönerken parkta bir adamın sözlü tacizine uğrar. Saldırgan yakalanır, dava görülür ve İngiliz yargıç kararını açıklar:

Yedi yıl, yedi gün hapis.

Adliye muhabirleri şaşırır...

Zanlı, kıza dokunmamıştır bile; sadece korkutmuştur. Duruşma sonunda yargıca, "Ortada sadece başlamamış denebilecek bir teşebbüs var. Yedi yıl, yedi gün fazla değil mi?" derler.

Yargıç da hukuk tarihine geçecek şu yanıtı verir: "Genç kıza saldırma teşebbüsünün cezası yedi gün. Yedi yıl ise, İngiliz kızlarının gece yarısı loş ve boş parklarda dolaşma özgürlüğüne saldırının cezasıdır." Keşke bizde de benzer bir karar çıksa diye beklendi ama olmadı. Üstelik bizim davada, zavallı hemşire yüzüne tekme yedi.

İngiliz yargıç, bizim tekmeciye ne kadar ceza verirdi acaba?

Elbette İngiliz ve Türk yargı sistemleri farklı ama en azından kamuoyunun vicdanını zedelemeyecek bir karar alınmalıydı.

Çakıroğlu; ilk duruşmada, akıl sağlığının bozuk olduğunun tespit edilme ihtimali gerekçesiyle tahliye edildi. O zaman Çakıroğlu'na, güvenlik görevlisi olarak işe girerken 'psikolojisi yerinde' diye rapor veren doktoru da duruşmaya davet etselerdi.

"Otobüsteki insanlar tahrik olabilirdi. İçime cin girdi, ben Genelkurmay komutanıyım" diyen birinin tahliye edilmesi toplum için bir tehdit aslında.

Tahliye kararının hukuk sistemimizdeki eksiklerden kaynaklandığına inanmak istiyorum.

Bu karar, sanki muhalefete malzeme olsun diye verilmiş gibi duruyor. Neyse ki, Başsavcılık tahliye kararına itiraz etti ve umarım bu itiraz kabul görür.

Adalet toplumun huzuru ve vicdanı için gereklidir. Bu karar topluma huzur değil, korku yayar. 

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13