UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

TV YAZARLARINDAN SEÇMELER! MEVLÜT TEZEL ,YÜKSEL AYTUĞ VE SİNA KOLOĞLU BUGÜN HANGİ KONULARI YORUMLADI?..

TV YAZARLARINDAN SEÇMELER! MEVLÜT TEZEL ,YÜKSEL AYTUĞ VE SİNA KOLOĞLU BUGÜN HANGİ KONULARI YORUMLADI?..

TV YAZARLARINDAN SEÇMELER! MEVLÜT TEZEL ,YÜKSEL AYTUĞ VE SİNA KOLOĞLU BUGÜN HANGİ KONULARI YORUMLADI?..

YÜKSEL AYTUĞ - SABAH

YUFKACI SALİH'TEN HAYAT DERSLERİ

TRT'NİN dizileri ve programları ne yazık ki gölgede kalıyor.

Zira özel televizyonlar gibi, kurumun yapımlarını sayfa sayfa duyuracak yazılı bir organları yok. Tabii bu köşeden başka...

'Baba Candır', ismi fazla anılmamasına rağmen bana göre sezonun en eli yüzü düzgün aile komedilerinden biri.

Sürprizle karşılaşmadan, şiddet ve gizli seks tuzağına düşmeden, çoluk çocuk bir arada izlenebilecek nadir dizilerden biri.

Settar Tanrıöğen, tıpkı Familya'da olduğu gibi, ölümcül bir hastalığa kapıldıktan sonra çocukları ile beraber yeniden 'aile olmanın' yollarını arayan bir fedakar baba portresi çiziyor. Tanrıöğen; abartısız, gerçek ama bir o kadar da 'örnek' bir baba olan Yufkacı Salih'i büyük bir başarıyla resmediyor. Ama dizide bir oyuncu var ki, resmen lokomotif... Neredeyse tüm diziyi arkasına almış, sürüklüyor.

Uraz Kaygılaroğlu, 'Haluk' rolünde büyüdükçe büyüyor.

Entrikacı ama sevgi dolu, hiperaktif ama duygusal, menfaatçi ama fedakar damat tipini oynamak öyle her babayiğidin harcı değil. Uraz, kimi zaman Jim Carrey tatları barındıran müthiş oyunculuğu ile göz kamaştırıyor.

Yeni sezonda 'Baba Candır' müthiş bir de transfer yaptı. Ekranda görmeyi özlediğimiz yetenekli oyuncu İpek Tuzcuoğlu'nu spor deyimi ile renklerine bağladı. Çok da iyi etti. Yufkacı Salih'in özel doktoru rolünde İpek Tuzcuoğlu diziye müthiş bir renk ve dinamizm kazandırdı. Yeni sezonun ilk bölümünde, onlara hem analık, hem babalık yapmaya çalıştığı halde evlatlarından hak ettiği ilgi ve sevgiyi bir türlü göremeyen Yufkacı Salih'in sözlerini bir kenara not ettim. 'Evlat' olmayı bir türlü beceremeyenler için...

"Bir babanın hayattaki yegane görevi ve işi; çocuklarının sağlığını, iyiliğini, onurunu koruyup kollamaktır. Ama bir evladın hayattaki birinci ve yegane derdi babasının mutluluğunu, sağlığını düşünmek değildir.' Hıh, kim söylemişse bu lafı, çok kötü zırvalamış.

Hayatta 'hayırlı evlat' diye bir şey vardır. Hayırsız evlat, evlat değildir. İşte bu yüzden Allah kimseyi evlatlarıyla sınamasın..."


MEVLÜT TEZEL - SABAH

ERMENİ VE TÜRKLERİN OY SAVAŞI

Sözde Ermeni soykırımı iddialarını konu edinen 'The Promise', daha gösterime girmeden Ermeni ve Türkleri birbirine düşürdü. Bugüne kadar 1915 olaylarını konu alan en büyük bütçeli, en büyük kadrolu yapım olan 'The Promise', henüz Uluslararası Toronto Film Festivali'nde başta olmak üzere sadece üç kez izleyiciyle buluştu ama dün bu yazıyı yazdığım saatlerde (saat 13.00'te) 86 bin 704 kişi tarafından Imdb'de filme not verildi. Şu an film, 10 üzerinden 4.1 puana sahip. İngiltere'den Indepented gazetesi bu konuyu haber yaptı. Aslında Türk ve Ermeni izleyiciler arasında bu tarz bir oy verme yarışının yapılacağı önceden belliydi. Türkiye'deki sözlük sistelerinde 'The Promise'e düşük oy verelim' diye kampanya başlatılmıştı.

Benzer bir kampanya, Ermeni gençler arasında da başlatılmışa benziyor. Çünkü filme 10 üzerinden 10 veren kişi sayısı 30 bin 639, bu da yüzde 35.3 oy oranı ediyor. Aynı şekilde 1 puan veren kişi sayısı ise 55 bin 126 yani, yüzde 63.6.

Şimdilik Türkler bu komik oy savaşında önde gibi görünüyor ama her an yapılacak yeni bir sosyal medya kampanyasıyla oy oranları değişebilir.

Henüz sinemalarda gösterime girmemiş bir filme oy verenlerin büyük çoğunluğunun ABD dışından erkekler olması da düşük ve büyük puanların organize bir şekilde verildiğini gösteriyor.

Bu arada Ana Charlotte Le Bon, Christian Bale ve Oscar Isaac gibi başta Oscar olmak üzere birçok ödül almış zengin bir oyuncu kadrosuna sahip olan 'The Promise'in kamera arkası ise daha da önemli isimlerden oluşuyor.

'Hotel Rwanda'yı çeken Terry George; filmin hem yönetmeni, hem de senaryo yazarı. Diğer senaryo yazarı Robin Swicord'u ise 'Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi' filminden hatırlıyoruz.

Aslında vizyona girmemiş bir film için oy verme savaşının yaşanması bile Türk ve Ermenilerin 1915 olaylarına dair düştükleri fikir ayrılığının, tahmin edilenin üstünde bir kördüğüme dönüştüğünün göstergesi.


SİNA KOLOĞLU - MİLLİYET

BALAYI MERAKLISI KAYNANA

FOX’ta ‘Gelinim Sensin’de gelin adayları kocaman bir salonda gelecek telefonu bekliyorlar. Telefon çalıyor, damat adayı kendine ‘uygun’ gördüğü genç kızı arıyor. Süslenmiş, püslenmiş oturmaları ve çalan telefona koşmaları pozitif ayrımcılık gibi geldi. Damat annesi Şevkiye Hanım: “Gelinim olursan, balayına giderseniz gelmek istesem beni de alır mısınız?” diye soruyor gelin adayına. “Yemek yapar mısın kızım?” dan “Kayınvalidenle oturur musun?” sorularına yolculuk başlıyor.

Ev ahalisi bu duruma pek sinirlendi:

“Bu kaynanaların kendi kaynanaları da gelse anlatsalar gerçekler nasıl oluyormuş. Bir de kızlara baskı yapıyorlar, ‘Benimle oturur musun?’ diye... Kocaları gelse de

sen anneme neler yaptın diye anlatsalar!”

YİNE ‘PARAMPARÇA’

Ekranda entrika, aşk ve nefret vazgeçilmez formül. Ama çok azı tutuyor. “Hepsini içine koyduk ama yine tutmadı” diye söyleniyorlar. ‘Paramparça’ bu işi en iyi yaptığını gösteriyor. Sürprizler bitmiyor. dizi de üstesinden gelip aynen devam edebiliyor. Mantık, soru işareti dinlemiyor. Seyirciyi de üzerinde fazla durmaması için ikna yollarını çok iyi buluyor. Mesela iyi oyunculuk. Örnek; son bölümde Hazal’ın cinayet işlediğini Ozan ve Cihan’ın öğrenmesi.

Maide’nin de bunu örtbas ederek, kızı ele geçirdiğini duymaları. Ortalığın yıkılması lazım. Yoo idare ediyorlar. Bıçak Maide’de duruyor, çakmasını aileye yolluyor. Yani bıçaktan daha çok malzeme çıkar bunu gösteriyorlar.

Cansu doğuracak mı, ölecek mi? İkisi de olmayacak. Senaryo gerekçesini bize sunacak biz de “Tamam kabul” diye izlemeye devam edeceğiz.

Dizinin en büyük özelliği bu: Olay yaratıp bir güzel üzerini örtmesi. Bir diğerine geçişi yapıp ve bunu da izleyene kabul ettirmesi. Bense biri lise terk olan iki genç kızdan birinin gelin, diğerinin yönetim kurulu üyesi olmasına hâlâ akıl sır erdiremiyorum, o ayrı!

PROJE AYRILIK!

Bu sahneleri ‘Hababam Sınıfı’nda görürdük, duygulanırdık. Gerçeği yaşanıyor şimdi.

Haberlerde vardı. “Biliyoruz ki bu yuvada daha fazla bizimle olmayacak olsanız dahi hatıralarımız, koridorlardaki haykırışlarınız her yerde canlanacak.” Genç bir öğrenci Kadıköy Anadolu’dan giden 52 öğretmeni için yapılan törende söylüyordu bu sözleri. Öğrenciler merdivenlerde ikiye ayrılmış alkışlarla uğurluyorlardı öğretmenlerini.

Aynı sahneler Cağaloğlu Anadolu’da yaşanmıştı. Onlar Pinhani’nin ‘Yitirmeden’ şarkısıyla bir de klip yapmışlardı. Gözlerim yaşardı. Ben de bir ‘proje’ okulu mezunuyum! Günlerce öğrenciler, veliler dertlerini anlatamaya çalıştılar, olmadı. Baktım hangi kanallar vermiş? FOX, star TV veKanal D bu görüntüleri ekrana getirdi. ATV ve Show TV’de rastlayamadım.

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13