OSCAR LEONARDO DICAPRIO’YA GİDECEK
Tören yarın gece yarısından sonra ve tamam riskli bir başlık kabul ediyorum. Ancak ödülü Leonardo DiCaprio alırsa benden havalısı olmayacak, kazanamazsa "hakkını yedi akademi" diyerek başka bir yazı yazacağım... Oscar ödüllerinin kime gideceği, Leonardo DiCaprio'nun ödülü alırken nasıl bir konuşma yapacağı, bizde de gündemin ilk sıralarında yer alıyor? Elbette siyasi gündem ayrı; savaş endişesi, terör stresi ve gerginliği var insanların üzerinde; İstanbul'da özelikle 'şuraya gitmeyin, buraya gitmeyin, metroya binmeyin' gibi dedikodular ve paylaşılan saçma sapan SMS'ler var. Magazin gündemi şahane, keşke hayat hep magazinden ve life style haberlerden oluşsa. Keşke tek derdimiz gerçekten de Leo'nun Oscar gerginliği olsa. Pazar gece yarısından sonra sabaha karşı 3 itibariyle başlayacak canlı yayın.
YAŞASIN MEKSİKALILAR
'Kırmızı Halı' seramonisi uzun sürüyor ama kaçırmak istemiyorum. Pazar öğleden sonra uykusu çekip, töreni baştan sona izleyeceğim. En İyi Film ödülü, 'The Revenant-Diriliş'e veya 'Spotlight'a gidecek diye düşünüyorum. Alejandro G. Inarritu'ya iki yıl üst üste ödül gelir mi bilemiyorum. Siyahlara ve Meksikalılara tavırlı ABD'de Cumhuriyetçileri akademide ne kadar söz sahibi göreceğiz. Bu yıl 'bembeyaz' bir çizgiyi tercih eden Oscar yetkilisi amcaların, siyahi aktörleri aday göstermemesi büyük tepki çekmişti. Leonardo kazanırsa sosyal içerikli bir konuşma yapacaktır elbette. Önce ödülle bakışıp, sonra nihayet kazanmasıyla alakalı bir iki şaka yapıp, konuya girecektir. Eddie Redmayne geçen yıl ödülü aldı zaten; işi zor bu yıl zira 'Danish Girl' pek iyi bir film olmasa da adam sıkı oyuncu. Ve fakat 'Diriliş'te öyle bir performans var ki; hem yönetim hem oyunculuk adına; şöyle bir saygı duruşu hak ediyor. Oscar tarihine bakınca, art arda benzer ödülleri alanların heykelciği kucakladığı görülüyor ama ters köşe olan durumlar da var. Ancak 'Diriliş'i izleyen her gerçek sinemasever veya sinemadan anlayanlar diyor ki, "Bu film bir başyapıt ve Leonardo kendini aşmış."
GİZLİ DÜNYANIN STARI LARSON
Daha önce size söylemiştim, Inarritu öyle bir yönetmen ki, her filmini izlediğimde, "Bu adam daha iyisini çekemez" diyorum ve fena halde yanılıyorum çünkü ne yapıp edip başka bir yöntem deniyor ve daha çarpıcı bir film çekiyor. Bir de kadın oyuncu meselesi var ki; Brie Larson tek favorim. 'Room-Gizli Dünya' neredeyse tek bir mekanda çekilen, çoklukla bir kadın ve bir çocuk arasında geçen sahnelerden ibaret çok güzel bir film. Hatta bu tarzda çekilen filmler arasında izlediğim en iyi filmlerden, uyarlama senaryo ödülü de alsın isterim.
Töreni izlerim ve akabinde salı yazımda da yorumlarımı okursunuz; gönül istiyor ki "Ben dememiş miydim" diyeyim ve havamdan geçilmesin
Ayşe Özyılmazel!
Koca gazetelerde yazan koca köşelere sahip koca egolu 'yazarlar' sadece kendi sayfalarıyla ilgilenirler. Bu yazıyı okumayacak, Ayşecik'e okuyan iletir artık. Durup durup Ali Ağaoğlu ve Petek Ertüre'ye laf çakıyorsun. Daha önce yazdım ve tabii umurunda olmadı farkındayım; Petek Ertüre'ye o eğlenceli tabloyu ben hediye ettim. Anlaman bu kadar zor mu? 10 yıldır hayatında bir erkek olan, tanımadığın etmediğin ama ne derdin olduğunu anlamadığım Petek Ertüre'nin tavrını ve ahlakını sorgulamak sana mı düşüyor? Büyük harfle yazmıyorum ama sen öyle oku; tabloyu ben hediye ettim!!! O kızın ne bir Hürrem sendromu ne de birilerinde gözü var! Beni pişman ettin ya hediyemden ötürü, yazıklar olsun!
Elif AKTUĞ-Yeni Asır
