Twitter ya da Instagram yokken İstanbul'un trafiğinde nasıl vakit geçiriyorduk?
İyi ki adamlar bu mecraları icat etti. Bazen fark etmiyorum bile bir saatlik yolun nasıl bittiğini. Çünkü sosyal medya denen şey hortum gibi... Anında içine çekiyor ve senden alıyor seni...
Yine böyle bir gündü, Murat Yıldırım'ın şu tweet’i ilgimi çekti:
"Gece rüyamda Sezen Aksu, Ata Demirer ve Müjde Ar'ı gördüm TV'de ‘Açık Ekran’ diye bir program yapıyorlardı. Sakın ‘Ancak rüyanda görürsün’ demeyin."
Yılların kurdu Murat Yıldırım'ı tanımasam üstü açık yatmıştır der geçerdim.
Yıldırım'ın yapılması imkansız gibi görünen işleri hayata geçirdiğini bildiğim için hemen aradım onu...
Hayrola, ne iş bu rüya der demez anlatmaya başladı:
"Sezen Aksu, Müjde Ar ve Ata Demirer'li bir televizyon projesi üzerinde çalışıyorum. Müjde Ar'ı ikna ettim, ama Sezen Aksu'yla Ata Demirer'i henüz ikna edemedim. Sence bu üç isim birarada program yapsa bomba olmaz mı?"
Olmaz olur mu?
Her hafta sanat dünyasından bir kişiyi konuk edip sohbet etseler ya da anılarını anlatsalar yeter.
Dizilere boğulmuş ekranlarda hiç değilse dizi ve yarışmadan başka keyifle izleyebilecekleri bir şey bulur insanlar.
Yeter ki bu üç isim bir araya gelip program yapsın, balıklama atlar böyle bir işe birçok kanal!
Murat Yıldırım'ın sanatçıya yaptığı öneri de bana çok adil ve mantıklı geldi. İşte o öneri:
"Bu iş için bir şirket kurarız. Siz üç sanatçı olarak şirketin eşit ve büyük hissedarları olursunuz. Kanaldan alacağınız paradan bana yapımcı olarak cüzi bir pay verip gerisini pay edersiniz."
Proje süper, pastanın paylaşımı adil, sadece "rüya"yı gerçekleştirmek kalıyor geriye...
