UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

FLAŞ!.. BU KEZ “FARKLI” RATING ANALİZİ!.. MODA OLAN LAFLAR: “AMA BEN SORULARIMA YANIT ALAMIYORUM”!.. “BAŞBAKANIMA SESLENİYORUM”!.. ☺

FLAŞ!.. BU KEZ “FARKLI” RATING ANALİZİ!.. MODA OLAN LAFLAR: “AMA BEN SORULARIMA YANIT ALAMIYORUM”!.. “BAŞBAKANIMA SESLENİYORUM”!.. ☺

FLAŞ!.. BU KEZ “FARKLI” RATING ANALİZİ!.. MODA OLAN LAFLAR: “AMA BEN SORULARIMA YANIT ALAMIYORUM”!.. “BAŞBAKANIMA SESLENİYORUM”!.. ☺

Bugün Tv yazımı biraz “esprili” yazmak istiyorum ama…

Önce itiraf edeyim, hiç espri kabiliyetim yoktur aslında…

Ama yine de, bir-iki kalem oynatmak istedim…

Çünkü…

Dün ben de, her gün yazdığım TV dünyasının içinde buldum kendimi… Beyaz TV’ye telefonla bağlanma zorunluluğu hissettim.

Niye bağlandığımı anlatmadan önce…

Program moderatörü Esin Övet’le yaşadığım tatlı polemik sonra çok güldürdü beni…

Eski yayınları izledim, sonra… Bir laf takıldı ağzıma:

“Ama ben sorularıma yanıt alamıyorum!!!”

Yaa, ne derseniz diyin, Esin Övet “böyle” diyor J

“AMA BEN SORULARIMA YANIT ALAMIYORUM!..”

Espri yapmaya çalışacağız dedik ya, öyle bir esprili örnek vermeye çalışayım.

Mesela Esin Övet, elinde yeşil bir elma tutup soruyor, bu ne renk diye?.. Mesela yani J

Şayet, o kırmızı denmesini istiyorsa…

Başlıyor sohbet J

Önce cevap, “Yeşil” diyoruz.

Esin Övet’den yanıt:

“Ama ben sorulama yanıt alamıyorum!..” J

Peki hadi, uzamasın da, “Peki yeşil olmasın, turkuvaz” dedik, diyelim J

Esin Övet: “Ama ben sorulama yanıt alamıyorum”

Pekiiii J “küf yeşili” desem?..

Olmadı!.. Esin Övet, “Ama ben sorularıma yanıt alamıyorum” J

Pes etmeniz ve yeşil elmaya, kırmızı demezseniz, canlı bağlantıda telefonu kapattığınızda;

“Gördüğünüz gibi, sorularımıza açık cevap veremedi, lafı dolandırdı” diye, siz telefonu kapattıktan sonra böyle bir yorumla karşı karşıya kalıyor ve yeşil elma yerine tırnaklarınızı yemek zorunda kalıyorsunuz J

Yani artık dilimizdeki laf şu; bir arkadaşınızdan istediğiniz cevabı alamadınızbasın Esin Övet lafını:
“Ama ben sorularıma yanıt alamıyorum”
J J J

Eee, babam bağlandığında bunu yaşamıştı!..

Babama soruyorlar, “Kızı dövmüşsün?..”

BABAM DAYAK YEDİĞİNİ İTİRAF ETSEYDİ KURTULURDU!..

Babam, “Dövmedim, nerden çıktı?.. Ya siz, ayrıca bir de neden şimdi 10-11 yıl öncesini dönüyorsunuz. Yok böyle bir şey… Dövmedim hiç…” diyor, Esin Övet’in “Dövmedim, nerden çıktı” olan yanıtına yorumu, “Ama ben sorularıma yanıt alamıyorum”… J

Yani ne diyecek adam; “Şöyle aldım, bir parande attırdım, soldan bir kroşe…” (Aslında utanmasa babam, bugün Yeni Asır gazetesinde bir köşe yazarı Yücel Öziçer yazmış, 2004’te de Zaman gazetesinden Nuriye Akman yazmıştı, aslında babamın dayak yediğini!!! Ama itiraf edemedi babam, utandı herhalde J  Yücel Öziçer bugün Yeni Asır gazetesindeki köşesinde babamın kırık, kopmuş parmaklı halinin resmini bile koymuş, helal olsun J Yahu baba 1.90’lık adamsın, ne hale düşmüşsün valla J  Şimdi bir de tam tersi oldun!.. Dayak yiyen değil, döven adam J  Çok ağırına gitmiş olmalı ki light görünmek(!) ve dayak yemek, şimdi birden dayak atmış adam haline gelince, sessiz kamayı yeğliyorsun J J J )

Ya baba be, “Bir fiske vurdum” deseydin de kurtulsaydın!.. J

O zaman, “Haaa, itiraf etti” işte… Düğün bayram J

Ya hiç olmamış mıdır, mutlaka tartışma olmuştur. Her ailede olur... Ben herkesten fazla kadına şiddete karşıyım. Ama belli ki babamda durum farklı!..

Belli ki bunlar birbirlerine bayağı haşin davranmışlar J Yani karşılıklı bir itiş kakış olmuş belli de, olan babamın hala hissetmeyen parmağına olmuş. Bir yere gittiğimizde; hani bazı yerlerde şekeri minik kağıtlarda getirirler ya… Parmakları hissetmediği için bir türlü açamaz, çaktırmadan biz yardım ederiz babama… Allah’tan ud çalmasına engel olacak bir durum teşkil etmedi J

Ya olmayan bir şeyi, şu anda ruhsal durumu iyi olmadığını herkesin açıkça anladığı biri iddia ediyorsa, karşısındaki yapmadığı bir şeyi nasıl kabul edebilir. Bunlar belli ki dört duvar arasında bir şeyler yaşamışlar ve parmağı kaybeden, daha doğrusu ilk ve son roundu kaybeden de babam olmuş J Yaralı bir şekilde, hayatı boyunca taşıyacağı bir izle…

Şimdi ben, yarın sabah yapacağı yorum öncesi, şimdiden yazayım…”:

“Anılcan yazmış ama ben hala sorularıma yanıt alamıyorum”…

Ama dün ben bağlandığımda, babam gibi kibar davranmadım.

Tabi ki, terbiyemi bozmadım, yılların gazetecisine karşı, saygılı olarak dedim ki:

“Ya Esin hanım, ben size cevabı veriyorum. Siz hala vermedin diyorsunuz. Ama benim cevabım bu!..”

Değiştir oyunu değil ki bu J Hani soruları Mehmet Ali Erbil sorsa anlardım J

Eee devir değişiyor!.. Sen de bu yazıyı oku baba J

O arada bir de çok komik bir durum oldu.

Bizim eski şoförümüz olduğunu söyleyen birini bağlamazlar mı karşıma, yayında J

ARTIK EHLİYET YAŞI 13!.. VE TARİH DERSİ ÇALIŞMASI!..

Adı İlhanmış… Anlatıyor da, anlatıyor.

Bir ara laf, “Beni hatırlamadın mı Anılcan, sana baban araba alacaktı, ehliyet olayını konuşmuştuk” falan demez mi?..

Ben de senesini sordum, Cevap 2003!..

Yani ben 13 yaşındayken… J Demek ki ehliyet alma yaşı, o tarihlerde 13’müş… J Ha bu arada sonrasında 2006 dedi. O da 16 yaşında olduğum dönem!.. Yine olmadı be abi!.. J

Tabi, bunu duyunca, şoför arkadaşla yayından vedalaştılar, biraz geç oldu ama… J

Sonra babama sordum, “Kim bu abi, ben hatırlayamadım baba?..” dedim. Babam, “Ben hatırladım, 11 yıl önce çalışmıştı bir ara Petek’le… Evimizde bir hırsızlık olduğu dönemdi, hayal meyal hatırlıyorum artık, kaç yıl geçmiş” dedi…

11 yıl mı?..

Ya, biz 11 yıl önceki olayları mı masaya yatırıyoruz.

Ya ben neden bağlandığıma pişman oldum bir anda J

Hadi bir takım şeylerin doğru olduğunu düşünelim?...

Yahu millet 11 yıldır neredeymiş?..J

OH BE EVİN KRAL’I BICIR DA İŞKENCE GÖRMÜŞ!..

Bir itirafım daha var, şakayla karışık!.. O kişi, babamın köpeklere işkence ettiğini falan anlattı ya, içimin yağı eridi!.. Çünkü açıkcası şu Bıcır’ı öyle kıskanıyorum ki… Evin bir numaralı oğlu o!..

Bıcır, acıkırsa yemeğe oturulur, en baş köşede o olur, tavuk sevdiği için genelde tavuk(ki ben hiç sevmem) hazırlanır.

Oh be Bıcır, zamanında bak sen de işkence görmüşsün ya, bayıldım J J J

Ya şu babamın olayı tam bir komediye döndü valla…

Babamın neden gülerek uzak durduğunu her geçen gün daha iyi anlıyorum.

“BAŞBAKANIMA SESLENİYORUM” LAFI MODA OLDU!..

Bu komedi zincirinde, benim değil de arkadaşlarımın yaptığı bir espri daha var:

“Başbakanıma sesleniyorum!..”

Aramızda en küçük bir tartışma oluyor, hemen başlıyorlar, “Başbakanıma sesleniyorum” diye… J

Hatta şöyle senaryo yazıyorlar:

“Başbakan’a sormuşlar, Suriye meselesini ne yapacağız?.. Daha durun, kaç yüz bin mülteci oldu ki?.. Daha önemli meseleler var”!.. Başbakan’a sormuşlar:

“Kırım olayında sessiz mi kalacağız. Durun demiş, sessiz kalmamamız gereken başka olaylar var!..”

Başbakan’a sormuşlar; “Kim cumhurbaşkanı olacak?..”  “Yahu, ya ben ya Abdullah bey; durun daha önemli meseleler var”

Sonunda, demiş ki biri, “Başbakanım nedir daha önemli olan?...”

Yaa, şu Can’la Petek olayını çözmemiz lazım J

Tabi ki bu espri…

Yerilmek istenilen de tabi ki Başbakan değil bu espride

Ama artık her önüne gelenin “Başbakan’a sesleniyorum” demesi!..

Bu durum, aslında Başbakan’ı da çok kötü duruma düşürüyor.

Çünkü bazı kesimlerin yaptığı padişahlık eleştirisine çanak tutuyor.

Bu ülkenin karakolları, mahkemeleri, yargısı var. Birisi dayak yiyorsa, işkence görüyorsa, gidip şikayetçi olmaz mı ve o mahkemeler de yapanın(tabi gerçekten böyle bir şey varsa) cezasını vermez mi?..

Atlat mahkemeyi, Başbakan’a koş…

Şimdi bu son yazdığıma babam da çok kızacak. Çünkü Petek bu lafı ilk ettiğinde, babam “Oh be, kimse durduramadı, belki Başbakan ya da eşi el atar, beni de çağırır, anlatırım her şeyi, kurtulurum bu kızdan” demişti.

Haklı aslında, çünkü 1.5 senedir gitmedikleri mahkeme, şikayet etmedikleri karakol kalmadı. Ama ortada ne fol, ne yumurta olduğu için doğal olarak tabi ki bir gelişme olmadı.

BİR HANIM, “PORNO” LAFIYLA ORTAYA ÇIKAR MI?..

Şu bahsettikleri porno meselesi de (Lafı bile çirkin… Ben zaten bir hanımın kendi kendisine ilk kez böyle bir konuyu açtığını görüyorum) taaa bir yıl önce savcılığa verilmiş zaten… Ama dediğim gibi, ortada ne fol, ne yumurta olduğu için, dava bile açılmamış...

Biraz araştırdım. Bu başvuruyla ilgili “yetkisizlik” kararı da verilmiş.

Yani onların istedikleri gibi bir dava açılmamış.

Yahu Allahaşkına, zaten bir gram doğruluk olsaydı, babamı çoktan içeri atarlardı. Eee, önümüzdeki günlerde dava açılırsa, kendisi için daha kötü… Adı, porno davası!.. Ne çirkin… Hiçbir şekilde böyle bir konu olmadığı için sonunda yine haklı çıkan, babam olacak. Buna adım gibi eminim. Ama hadi baba git aylarca adliyeye… Zaten 1.5 yıldır ömrü orda geçti!..

Zaten şu ana dek babama, “Sen böyle bir şey yaptın mı?..” diye soran bile olmadı!.. Ah, keşke sorsalar!.. Çünkü sadece laf, ortada hiçbir şey yok!..

“NE, NE ZAMAN, NEREDE, NASIL, NEDEN VE KİM”İ UNUTURSAK!..

Ve…

Ben, şu anda yaş itibariyle gazetecilerden ders alacak yaştayım ders verecek değil…

Ama basit bir kural var.

5 n 1 k…

Yani Ne, Ne zaman, Nerede, Nasıl, Neden, Kim?..

Şimdi gazeteci ya da televizyoncu arkadaşlar, o, bu olayı konuşurken, şunlardan birini sorsalar, yetiyor aslında!!!

Yani, seni ne zaman dövdü?.. Anlattıklarından çıkan tarih 2003!.. Haydaaa, 11 sene sonra ne oldu?..

Babam anlattı, Petek yaklaşık bir yıl önce Etiler karakoluna gitmiş ve amire (ismi de Murat olması gerek) demiş ki, “Can beni ölümle tehdit etti, saldırdı….”

Amir sormuş, “Ne zaman?..”

Cevap, dün gece falan…

“Nerde?..”

 “Bizim evde işte…”

“Saat kaçta?..”

“Ya ne çok soru soruyorsunuz?.. Saati neden önemli demiş Petek…

Amir demiş ki, “Bu önemli bir iddia ve suçlama… Yaklaşık saati de verirseniz, site girişi çıkışındaki kameralardan hemen görüntülerini yakalarız Can Bey’in”…

Cevap:

“Oooooo, siz çok abartıyorsunuz. Gidin tutuklayın işte onu… Ama sizin bir şey yapacağınız yok. Çaresiz bir kadını böyle tek başına bırakıyorsunuz” diyip çekip gitmiş. J

Yani bu hikayeler yeni değil…

Babama sordum, “Sen ayrıldıktan sonra hiç evine gittin mi?..”
“Hiiiç gitmedim… Evini bile bilmiyorum”

Son bir yıldır hiç aradın mı?..

“Hiiiç aramadım. Ayrıldıktan sonra kısa bir süre görüştük sonra hiiiiççç”

“Peki mesaj falan.?..”

“O da öyle… Bir yıldır hiiiiç… Ayrıldığımız ilk dönemde vardı karşılıklı mesajlaşma, sonra herkes yoluna gitti”

“Tamam” dedim!.. Olayı çözdüm J

“KADIN HER ZAMAN ARAMANI, ÖZLEMİNİ, GİDİP YİNE ONU ALMANI BEKLER!!! AMA TAMAMEN BİTTİYSE KAPI BİR TÜRLÜ ÇALMAZ!!!..”

“Sen ayrıl git baba, bir daha hiç arama sorma… Eee, başına gelecek varmış!.. Kadın ilgi ister, kadın ne olursa olsun; aramanı, onu özlemini ister… Sana kadınları ben mi öğreteceğim baba…” dedim J

Babamın yaptığına bak J

Al kız arkadaşını Miami’ye git, al kız arkadaşını Bodrum’a git, hayatını yaşa; olmadı be baba J… Sen bir, 1.5 yıl önceki gibi ona yine besteler falan yapsaydın, bunları yaşamazdın be baba!..

Erkekler çabuk unutuyor ama kadınlar asla, bunları sana biz mi öğreteceğiz be baba J

Babamın anlamadığı bir şey daha var!.. Benden duymayın ama, kız arkadaşı 24 yaşında!.. Petek şimdi, gelmiş 35 yaşına… Anlamıyorsun baba, kadınlar “Ben gençliğimi ona verdim. Ben ne haldeyim, gitti yine o genç bir kız aldı” diye bakar be baba!.. Biz bu gerçeği 23 yaşında biliyoruz J

Yazmışken söyleyeyim, senin benden bir yaş büyük bir kızla ne işin var be baba?.. Şimdi diyecek ki, “Tanışırken yaşını mı sorsaydım, ayıp olmaz mıydı?..” Onunla da laf yarışı zordur ya J

Espri bir yana, neyse ki babam takmıyor artık bu yapılanları, bu bizim için çok iyi…

Bu anlattıklarımdan çıkan sonuç şu:

Ah şu programı yapan arkadaşlar, “Boşanalı 4 yıl, tamamen ayrılalı 2 yıl olmuş. Ya Petek, nerden çıktı şimdi bu Can?.. Zaten sen de söylüyorsun, sen değil, o ayrılmış senden… Niye koşsun peşinde?.. Ayrıca bir yıldır da kız arkadaşı varken!.. diye sorsalar… Ah, ah!!!

 “Sen zaten 10 aydır aşığım, seviyorum, çok mutluyuz , evleniyorum demiyor muydun?.. deselerdi, her şeyi çözerlerdi!..

Sevgilisi 30 saniye konuşuldu programda!..

10 aydır “Aşkııım” diye bağırdığı sevgilisi!.. O adama da yazık ya… Adam diyorum ama o da babam gibi genç birini bulmuş… Benden birkaç yaş büyükmüş galiba… Olsun, babamda taş koyuyorum ama, Petek’ten bana ne… Gönül kimi isterse… Hemen yakışır derim, tebrik ederim.

“PETEK EVLENECEK AMA BABAM NİKAH MEMURLARINA BASKI YAPIYOR, NİKAH OLMUYOR J !..”

Şimdi bu filmin devamında ise beklediğim şu:

Petek şimdi tekrar o çocuğu çağırır, yine öpüşür koklaşırken, instagramda, twitterda resimler paylaşır ve ardından “Evleneceğiz ama Can engel oluyor… Nikah memurlarını arıyor, kıymıyorlar nikahımızı!..”  derse şaşırmam J J J

Ya Petek Allahaşkına, sen şarkıcısın, bir şarkı yap, tutacak bir şarkı, yık interneti, radyoları, bırak artık babamın ve bizim yakamızı…

1 yıldır verdiğin mutluluk pozlarına geri dön.

Gittiğin yerlere gazetecileri çağır, “Yakalandık tarzı” resimler çektir, haber ol ve mutlu ol…

Hadi, özlettin şu instagram resimlerini… J

Bugün-yarın paylaş  “Tamam artık kız mutluluğu bulmuş” desinler…

Bak Petek, bu adamla da çıktığında en çok sevinen biz olduk ve ilk tebrik eden de siteden yine babamla biz olduk.

Hatta, benle abim, “Tamam evleniyor, kurtulduk” diye mini bir parti verdik. O yüzden o günlere geri dönmeni dört gözle bekliyoruz.

Bir de benim anlamadığım, daha 2-3 ay önce, “Petek’in 11 evi var… Petek yılbaşı Azerbeycan’da 500 milyar lira” alacak diye haberler yaptırmıştınız!.. O gazeteciler şimdi size sormayacak mı?..

“Ne oldu, 3 ayda evler, bir gecede alınan 500 milyarlar” diye!..

4 yıl geçmiş… “Can aldı paralarımı”…

Yahu babam bu 4 yıl içinde geceleri bizden habersiz senin eve gelip, paralarını filan mi alıyor acaba.. J J J

Haa, bunu açıkca sorgulamasa bile durumu çok iyi tahlil eden medya kuruluşları da var. Demek ki hiç ciddiye almamışlar.

SORGULAYAN MEDYA OYUNA NASIL UYANDI?..

Büyük gazeteler, benim anladığım kadarıyla hiç kanmadı bu senaryoya…

Hatırladığım kadarıyla,  Hürriyet, Sabah, Posta, Habertürk, Sözcü, Akşam v.s gazeteler hiç girmedi bile bu konuya!.. Belli ki hemen çözmüşler, alet olmak istemiyorlar!..

Ama biliyorum ki, hepsinin kafasında şu soru işareti var:

“Peki, Petek neden yapıyor bunları?.. Sadece 2 ya da 4 yıl içinde tüm parasını bitirdiği için mi?..”

Bu kadar basit olduğunu sanmıyorum!..

Bu kızın içinde derin bir “yara” var belki!..

Ama bence daha esası, şu var:

“Bu kız o kadar yalnız ki… Yanındakiler ne anlatsa inandı. Herşeyi o kadar babamla yapmaya alışmıştı ki… Sudan çıkmış balığa döndü. Tabi ki onunla birlikte, inanılmaz, bizim bile imrendiğimiz bir yaşantısı vardı. Her yıl Miami’de babamın evinde tatiller, Göcek’te yine bir orman içindeki rüya evde geçen günler… Sürekli bir tekne hayatı… Babamla yıllardır yaptıkları cruise, gemi seyatleri… Yaz yaz, bitmez…. Külkedi masalı gibi… Ama sonu fena!.. Birden her şey bitti ve tek başına, ve hiçbir şey istediği gibi gitmeyen bir hayat… Ben her zaman çift taraflı bakarım olaylara… Belki, ben de onun yerinde olsaydım, bir rüyadan uyanmış gibi bir yaşantının içine düşseydim, saldıracak bir yer arardım. Ama bu kadar çirkin şekilde değil tabi…”

 O seyahatlerin hiç birine bizi almadın be baba… İtiraf edeyim, biz de imrenerek izledik sizi… Artık kız arkadaşınla beraber giderken bu kez belki bizi de götürürsün. Bak yoksa ahımız kalıyorJ… Hepsi burnundan geliyor  J J J

Ve… Konuya ilgili son laf… Ne kadar “peşimizden koşuyor” görüntüsü verilmeye çalışılsa da olmuyor be arkadaş… Çünkü bu konuda lafa değil, icraata bakılır. Adam, gitmiyor, aramıyor, mesaj atmıyor ve üstüne üstlük kız arkadaşı var!.. Yani bitmiş gitmiş adam için… Bunu hem Petek, hem de konuyu canlı tutmaya çalışan kişiler bir anlasalar, Tanrıyar ailesi için de bu gereksiz konu, tamamen kapanacak. Bunu ne olur anlayın artık… Lütfen…

Ve yüce Türk adaletinin çok kısa zamanda, artık bu olaya bir dur diyeceğine gönülden inanıyorum.

ZİRVEDE KARADAYI VE SURVİVOR

Dışarıdan yazarken, içine düştüğümüz için, bugün, yazımın çoğu böyle oldu maalesef…

Dışarıdan bakmaya devam edersek…
Dün…

Karadayı ile Survivor kafaya kafaya zirvede…

Şahane bir yarış var.

Virgülle geçiyorlar birbirlerini…

Bu kez, şans; şans diyorum çünkü o kadar az fark var ki aralarında Karadayı’ya gülmüş, dün için o almış birinciliği…

Bugün yazımın teknik tarafını pek uzatmayacağım, çünkü içinde olduğum konu uzun sürdü.

Yarın yine dışarıdan yazılarımla görüşmek üzere J

Esprilerimi beğenmeyenler, daha iyi espri önerileri varsa, bana mail atarak, beni yönlendirsin lütfen      J

Başını ağrıttıklarım da bugünlük kusuruma bakmasın…

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13